ANLI şanlı akademisyenlerin bilgi yarışmalarında düştükleri zor durumlar, pek çok zaman köşemizde kendilerine yer bulur. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde Yardımcı Doçent Doktor olarak görev yapan Sayın Selçuk Takır, meslektaşları adına bir savunma kaleme almış: "Sayın Aytuğ; sizin yazılarınızı çok yakından olmasa da takip ediyorum.
Televizyon dünyasının olumlu ve olumsuz yönleri ile ilgili yazılarınız dikkatimi çekiyor. Bugünkü yazınızda akademisyenlerin Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasında pek başarılı olamadıklarını tespit etmişsiniz. Ben de sizinle aynı fikirdeyim ancak demek istediğim şu; eğer akademisyen ve özellikle iyi ve başarılı bir akademisyen olmak istiyorsanız; belirli konularda ve çok çalışmak gerekiyor.
Kendimi örnek vermeyi çok sevmiyorum ama anlatmak istediğimi daha iyi ifade edebilmek için şunu söylemek istiyorum:
Ben kalp damar hastalıkları ve glokom hakkında ve onun da çok özel bir alanı hakkında çalışmalar yapıyorum. Bu nedenle diğer konuları takip etmek, inceleme yapmak, geniş ve genel bilgi almak gibi bir imkanım ve zamanım pek olmuyor.
Çünkü, kendi konumda yeni şeyler öğrenmek için çok zaman harcıyorum.
Dolayısıyla bizler sadece birkaç konuda özelleşiyoruz ve o konuda ayrıntılı bilgi sahibi oluyoruz.
Akademisyen olmayanlar ise genel konularda daha bilgili oluyorlar.
Sonuç olarak özetlemek gerekirse; daha verimli olmak zorunda olduğumuz için ilgi alanlarımızı daralatmamız gerekiyor. Bu yüzden bu durum, yarışmalara katılan bilimadamlarında sıkça görülmektedir.
Bu arada her ikisini birlikte yürütenler de var ama onlar istisna ve zaten zekaları da normal üstü. Saygılarımla."