SHOW'un Karakol dizisini giderek daha sık izler oldum...
Zira Ertan Saban, 'arızalı polis Reşat' rolünde gerçekten de harikalar yaratıyor. Bir duygusal, bir psikopat, bir şefkatli, bir sapık...
Bu kadar uçlarda gezinen bir karakteri başarıyla canlandırmak öyle her babayiğidin harcı değil.
Bu arada dizinin yeni jenerik müziği bana göre son dönemde gördüklerim arasında en iyisi.
Cem Özkan'a ait rap türündeki beste hem müzikal açıdan doyurucu hem de sözlerinin içeriği doğru mesajlarla yüklü.
Şöyle diyor mesela: "Burası İstanbul hacı, İstanbul'u seviyorum gözlerim kapalı, var mı benden kralı?" Gerçekten de bu şehrin her köşesinde ayrı bir krallığın, dükalığın, baronluğun egemenliği sürüyor.
Bu haftaki bölümün gözüme batan iki çapağı ise şöyleydi:
Dedektif ile Reşo, kavga sahnesinde birbirlerine doğru koşup 'havada' çarpıştılar. Bu kadarı Kaplan ve Ejderha filminde bile yoktu. Sanırsınız, kule iki uçağa yanlışlıkla aynı rotayı vermiş!
Bir de körkütük sarhoş olan polisimiz, sevgilisinden gelen yardım çağrısıyla nasıl aniden ayılıverdi, orasını anlayamadım.