Herkes bir haftadır Öyle Bir Geçer Zaman ki'de Osman'ın denizden nasıl kurtulacağını merak ediyordu. Beklendiği üzere, Osman kurtuldu. Kaptan babası onu karada ararken (!), tesadüf bu ya, koca Marmara Denizi'nde onu bula bula bizim balıkçı buldu! Osman'ın denizde debelenme sahnesi, kazık kadar bir adamın dublörlük yapması nedeniyle zaten fiyaskoydu. Bu hafta izlediğimiz 'sözde' denizaltındaki çekimler, olaya iyice tüy dikti. Kolayca farkedildiği üzere Osman suda değildi. Onun yüzünün göründüğü sahneler görsel efektler yardımıyla ekrana getirilmişti. Ama 'küçük' bir hatayla... Malum, suda bulunan bir insanın saçları, dalgalanır. Bu efekti suyun dışında yaratmak neredeyse imkansızdır. İşte bunun için Osman'ın kafasında bir kukuleta vardı. Ama ne yazık ki saçlarının tamamı şapkasının içinde değildi. Önünde duran kakülü, nasıl oluyorsa (!) suyun altında alnına yapışık bir halde öylece duruyordu! Tabii ki "Küçücük Osman'ı denize atın da öyle çekin" diyecek halimiz yok. Ama şu perçemi de kukuletanın içine tıkıverseydiniz bir zahmet! Bu arada suyun altında 5 dakika kalan (!) çocuğu yarım saat sonra hastaneden çıkartıp battaniyeye sararak, annesine teslim ettiler. Yıllar önce 10 yaşında bir çocuğu boğulmak üzereyken, kurtarmıştım. Ağzından saçılan köpükleri, yemyeşil olan yüzünü bugün gibi hatırlıyorum. Zavallı çocuk üç gün boyunca oksijen çadırında tutulmuş, hastaneden çıkması bir haftayı bulmuştu. Herkes, Osman'ın büyüyünce ne olacağını tahmin etmeye çalışıyor. Ben buldum: Ciğer yerine solungaç taşıyan bu çocuk kesin Kaptan Cousteau olacak! Bir de şu Carolin'in bavul meselesi var ki akıllara zarar. Koca gardırobu bavuluna sığdırdığı için merdivenleri indiği sırada bavulu taşırken zorluk çekiyordu. Ama aşağı inip de taksiye bineceği sırada, o ağır (!) bavulu şoföre adeta bir poşet taşıyormuş gibi kolayca uzatıverdi. Böylece aşk acısıyla salgılanan adrenalinin insanları bir anda Herkül gibi güçlendirdiği de kanıtlanmış oldu!..