Perşembe akşamı yine büyük bir hata yaptım. Sofradayken ana haber bültenlerini izlemeye koyuldum. Tabii her zaman olan, yine oldu. Karşılaştığım görüntülerle lokmalar boğazıma dizildi. Kanal D Haber, Münevver Karabulut'un vahşice katledildiği villada olay yeri inceleme ekiplerinin cinayetten bir saat sonra yaptıkları inceleme ve araştırma görüntülerini getirip burnumuza dayadı. Hem de başkaları bu görüntüleri tırtıklayıp, kendi bültenlerinde, programlarında kullanmasınlar diye üzerine kocaman Kanal D logosu basarak! Çok büyük bir habercilik başarısıydı ya, ondan!.. Kana boyanmış parkeler, duvarlar... Dedektiflerin bulduğu kanlı giysiler... Ve cinayet aleti kanlı testere... Yetmedi, ertesi gün aynı görüntüler daha büyük bir "iştahla" yine haber bülteninde servis edildi. Her gün bir kaç cinayet vakasıyla ilgilenen polislerin, maktülden "O kız" diye söz etmeleri doğaldı tabii. Onlar için bu, bir "vaka" dan ibaretti. Ama televizyoncu dostlarımızın unuttuğu bir nokta vardı. O görüntülerin "haber değeri", evlat acısıyla hâlâ yürekleri tutuşan Münevver'in ailesinin o an hissedeceklerinden kıymetli olamazdı. Ayrıca çoluk çocuk ekran başında olunan bir saatte o kanlı görüntülerin burada daha fazla detaylarına girmekte zorlandığım "ayrıntılarıyla" anlatılması bir haber bültenine en fazla ne katardı ki? Yanıt belli: Kanlı ve kirli reyting... Rekabet ne kadar çetin olursa olsun, ne Kanal D Ana Haber'in ne de diğerlerinin buna ihtiyacı var. En azından olmamalı!