Pazar gecesi kanalları gezerken gözüm önce atv'nin filmi "Meteor Fırtınası"na takıldı. Bildik hikayeydi. Dünya, göktaşı yağmurunun tehdidi altına giriyor. Büyük şehirlere alev topları yağıyor. Dünyada yaşamı sona erdirecek en büyük darbeyi önlemek için bir avuç bilim adamı seferber oluyor ve nihayet mutlu son v.s... "Armagedon" tarzı bu filmlerin de öngördüğü gibi dünyaya bir gün mutlaka büyük bir göktaşı isabet edecek. Bu yarın da olabilir, 5 milyon yıl sonra da, ama mutlaka olacak. Bu tür filmleri NASA'nın desteklediğini biliyoruz. Amaç, insanları korkutup, devlet bütçesinden bu konudaki araştırmalar için daha büyük bütçeler kopartabilmek. Özensiz, son derece amatörce grafik çalışmaları nedeniyle sonunu güçlükle getirebildiğim film biter bitmez National Geographic'e geçtim. Orada da göktaşı tehdidine karşı alınan ve alınması gereken önlemler bu kez "dramatik" değil "bilimsel" bir üslupla anlatılıyordu. Bir bilim adamı dedi ki, "Siz Hollywood filmlerine aldırmayın. Orada tek çözüm olarak göktaşının nükleer füzelerle vurulması yolu denenir. Ama bir göktaşını havada parçalamak, dünyaya tek bir mermi isabet etmesi yerine, içi saçma dolu bir çifte ile ateş etmeye benzer. Hasar daha büyük olur." Peki bilim adamları ne öneriyorlardı? Birinci seçim: Sandaldan atlama yöntemi... Sandaldan denize atladığınızda, tekne nasıl aksi istikamette ivme kazanıyorsa, göktaşının yönü de bu şekilde değiştirilebilirdi. Göktaşının üzerinde değil, yanında, yöresinde bir dizi nükleer patlama bu etkiyi yaratabilirdi. İkinci seçim: Uzaya yerleştirilecek dev bir ayna ve odaklama sistemiyle göktaşına güneş ışını yansıtılacak, kütlede ısı nedeniyle gazların sıkışması ve patlaması sağlanacak, böylece tehdit yön değiştirecekti. Üçüncü seçim: Uzaya yerleştirilecek güçlü bir laser topuyla kitle tamamen imha edilecekti. Dördüncü seçim: "Uzayda her kütle, bir diğerini çeker" prensibinden hareketle, "uzay traktörü" denilen büyük bir uzay gemisi ile göktaşına dokunmadan, sadece onu yakından izleyerek bir "çekim kuvveti" yaratılacak ve yönü değiştirilecekti. Ancak bu yöntemlerin uygulanmasında küçük (!) bir sorun var. Bu "saptırma" çalışması 6 ay ile 1 yıl sürmek zorunda. Yani o göktaşını bizim aylar öncesinden "fark etmemiz" gerekiyor. Bu ise şimdilik neredeyse imkansız. Kesin olan ne? Başımıza taş yağacağı... Hem de Hollywood filmlerinden çok daha kötü bir senaryo ile... Benim çözümüme gelince: Uzaya en az 3 siyasetçi yerleştirelim. Zira onların "saptırma gücü" hiçbir lazer topunda yok!..