Sizi bilmem ama ben atv'deki "Kelimenin Gücü" yarışmasını adeta burnumu ekrana dayayarak, büyük bir heyecan içinde izliyorum. Gerçekten de son yıllarda beni bu kadar içine alan, kalbimi bu kadar hızla çarptıran çok az yarışma izledim. Hele ünlü konuklar, kendilerini ödül miktarından sorumlu tutup, karşılarındaki yarışmacılara puan kazandırmak için çırpındıkça, benim de nabzım hızlanıyor. Bu haftanın yıldızı Ebru Cündübeyoğlu idi. Öyle muhteşem bir performans sergiledi ki, ekran başındaki herkesi kendine hayran bıraktı. "Leb" değil, "L" demeden "Leblebi"yi anlıyordu. Yarışmacı "Çay" dedi, bizimki hemen aranan kelime "Dem"i söyleyiverdi. "İmparator"u ise sadece "Osmanlı" kelimesinden çıkarttı. Allah bu oyunda herkese Ebru gibi partner nasip etsin. Murat Evgin ise "anlatma" konusunda yetenekliydi. İkisi eş olsa, karşılarında kimse duramaz. Ebru'nun eşlik ettiği hanım yarışmacı 25 bini hedeflemesine rağmen 50 bin liralık ödülle ayrıldı. Ama 125 bine koşması için sunucu Kenan Işık'ın o son derece etkili, ikna edici konuşmaları bile yeterli olmadı. İşte yarışmanın yumuşak karnı da burası. İnsanlar 50 bine ulaştıktan sonra bu parayı kolay kolay riske edemiyorlar. 125 bine ya da 500 bine gidecek bir yarışmacı çıkar mı, bilmem... Bizim hanım yarışmacı ise 50 bine razı olduktan sonra 125 bin barajındaki kelimeleri görünce üzüldü. Zira o kelimeleri anlamak da anlatmak da çok kolaydı. Orijinal formata uygun olmadığını biliyorum ama keşke yarışmacının cesaret edemediği o oyun da oynansa ve yarışmacı ile beraber izleyici de "neyi, nasıl kaybettiğini ya da kazandığını" görse... Unutulmamalı ki, ekran efsanesi "Var mısın Yok musun?"un en heyecan verici anları, sondaki "Ya devam etseydi?" bölümüydü...