AŞK ve Ceza, ismini sonuna kadar hak ediyor. Bir "aşk", bir "ceza", bir "aşk", bir "ceza." Öykü, Savaş ile Yasemin'in duygusal gelgitleriyle sürüp gidiyor. Çiftimiz bir hafta aşk sarhoşu, diğer hafta kanlı bıçaklı. Ben kaçıncı kez ayrılıp, barıştıklarını unuttum ama bu haftanın finalinde Yasemin, Savaş ile Nadia'yı "fazla samimi bir durumda" yakalayınca, gelecek hafta sıranın "ceza"ya geleceği anlaşıldı. Aslında şu Yasemin'in sabrına hayran olmamak elde değil. Ne zaman sevdiği adamla başbaşa kalsa, hemen Savaş'ın telefonu çalıyor. Yahu şu mübarek adam bir kez de iyi haber alsın. Yok, olmuyor... Ya aileden biri intihara teşebbüs ediyor, ya evden kaçıyor, ya biri hastanelik oluyor ya da başka bir musibet... Romantik anlar o anda noktalanıyor, Savaş her zamanki gibi alelacele cipine binip, "olay yerine" koştururken, Yasemin de öylece kala kalıyor. Allah, Yasemin'e sabır, Savaş'a huzur nasip eylesin. Zira bu dizide hiçbir aşk, cezasız kalmıyor.