Cumartesi gecesi bir arkadaşımın mesajına çok güldüm. "Bu Bülend Özveren'i anası Eurovision sunsun diye mi doğurmuş?" diyordu. Dile kolay, 1970'li yılların ortalarından bu yana, yani 35 yıldır Eurovision denilince kulağımızda hemen onun sesi yankılanıyor. Bu, Eurovision şarkı yarışması tarihinde bir dünya rekoru olmalı... Bülend Özveren'in sunumu zaman zaman eleştiri konusu olsa da final gecelerine ayrı bir renk getirdiği muhakkak... Bu yıl da yine birbirine oy veren komşu ülkeleri tatlı tatlı azarladı. "Bize oy vermeyenlerin" kara listesini çıkarttı. Heyecanlandı, heyecanlandırdı... Bir ara "1514'ün arkasına ülke numarasını ekleyin" deyip, oylamayı içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Oysa "Ülke kodunu yazıp, 1514'e gönderin" demesi yeterliydi. Özveren için en büyük sürpriz ise canlı yayında kurumun en tepesinden yani TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'den gelen kutlama mesajıydı. Özveren'in yanında bulunan ve yorumlarıyla yayına katkıda bulunmaya çalışan TRT Müzik Dairesi Başkanı Deniz Çakmakoğlu, "Az önce Genel Müdürümüz İbrahim Şahin'den bir mesaj aldım. Başarılı sunumunuz nedeniyle sizi tebrik ediyor" deyince, yılların sunucusu Özveren'in heyecan ve mutluluktan sesinin titrediğini fark ettim. Severiz, sevmeyiz, överiz, yereriz ama bir gerçeği yadsıyamayız: Bülend Özveren, Türkiye'de Eurovision'un markası, sembolü, logosudur. Sesine, nefesine sağlık...