Aşk-ı Memnu, yani "yasak aşk" bir roman ve dizi adı olmanın ötesine geçip, bolca reyting getiren bir "drama türü" haline geldi. Son birkaç yıldır ekranlar "yasak aşk" ekseninde gelişen yerli dizilerle doldu. Öyle ki, ekranda "meşru" yani yasal ilişki görmek neredeyse imkansız hale geldi. Evli eşlerin arasına girmeye çalışan adamlar, kadınlar... Aynı erkekle ilişkiye giren kız kardeşler... Yakın dostunun sevgilisini ayartanlar... Ve dizilerde evlilik dışı çocuk patlaması... İyisi mi küçük bir listeyle durumun "vahametini" ortaya koyalım: "Aşk-ı Memnu"da Adnan'a rağmen Bihter-Behlül aşkı, Matmazel'in Adnan Bey'e sevdası... "Küçük Kadınlar"da Zeycan-Sulhi, Armağan- Utku ilişkisi... "Yaprak Dökümü"nde Ferhunde'nin evliyken Şevket'le birlikte olması, sonra Şevket ile evli olduğu günlerde bir holding patronu ile ilişki yaşaması, Mithat'ı yeniden Şevket ile aldatmaya çalışması, Oğuz-Leyla, Oğuz-Necla, Oğuz-Ceyda ilişkileri... "Aşk ve Ceza"da Savaş'ın "resmen" Çiçek ile evli olmasına rağmen, Yasemin'le aşk yaşaması... "Ezel"de Eyşan'ın önce Ömer'i Cengiz ile sonra da Cengiz'i Ezel ile aldatması... "Samanyolu"nda Nejat-Zülal ve Burcu-Namık ilişkisi... "Kavak Yelleri"ndeki aşk trafiği ise içinden çıkılır gibi değil. Mine ve Deniz nişanlıyken, Deniz ile Aslı'nın öpütşmesi, Su'nun kocası ile Deniz'in kuzeni ve Deniz'in babası ile Aslı'nın ilişki kurup, çocuk yapmaları... "Unutulmaz"da Eda-Harun-Melda aşk üçgeni... Listeyi bir bu kadar daha uzatmak mümkün. "Yasak aşk" öykülerini bizim dizi senaristleri ya da romancılarımız icat etmiş değil tabii... "Aldatma" insanlık tarihi kadar eski. Ayrıca edebiyatın, tiyatronun ve sinemanın vazgeçilmez ögesi... Ama insan yerli dizilerde bu kadar sıklıkla "yasak elma" ısırıldığını görünce, telaşa kapılmıyor da değil hani... Yok yok... Öyle olmamalı... Aşkta "memnun" olmanın yolu, "memnu" olmaktan geçmemeli!