Ezel dizisinin harikalar yaratan iki senaristinden biri olan Kerem Deren, perşembe günü ölümden döndü. Haberini gazetelerde okumuşsunuzdur. Beyin kanaması nedeniyle aniden fenalaşan Deren, hemen kaldırıldığı hastanede ameliyat edildi. Sağlık durumu hızla düzelen Deren'e acil şifalar diliyorum. Senaryo yazmak, öyle göründüğü kadar kolay bir iş değildir. Benim de birkaç denemem olduğu için iyi biliyorum. Omurga hikayeyi bulmak, yan öyküleri yaratmak, karakterleri oluşturmak, öyküler ve karakterler arasında tutarlılık sağlamak, karakterlerin bazen üç yıla uzayan dizi ömürleri sürecinde hâl, hareket ve duruşlarındaki tutarlılığı yitirmemek, en ince ayrıntıyı hesaplamak, kriminal, tıbbi ya da hukuki konularda araştırma yapmak, uzmanlara danışmak... Ve en önemlisi, dizilerin vazgeçilmez unsuru olan "entrika üretmek için" sürekli bilgisayar başında kafa patlatmak... İşte bu "kafa patlatmak" olayı ne yazık ki genç senarist Kerem Deren için "deyim"den öteye bir anlam kazandı. Bizim her hafta büyük bir merak ve keyifle izlediğimiz, bir sonraki gelişmeyi asla hesap edemediğimiz "Ezel"in iç içe geçmiş örgüsünü her hafta halı gibi dokuyan, ilmek ilmek ören Kemal Deren'in bu yoğun mesai sırasında azıcık sendelemesi doğaldı. "Yaprak Dökümü", "Aşk-ı Memnu" ve "Samanyolu" gibi edebiyat klasiklerini Melek Gençoğlu ile beraber dizi senaryosuna çeviren Ece Yörenç de geçenlerde boyun fıtığı ameliyatı geçirdi. O da, klavye başında geçen uzun ve stresli saatlerin kurbanı oldu. Neyse ki Yörenç de kısa sürede sağlığına kavuştu. Özetle; bizim izlerken sadece birkaç dakikamızı alan ve bazen bu sütunlarda kıyasıya eleştirdiğimiz dizi sahnelerini, kalem erbabı "hayatı pahasına" yazıyor. Hepsinin emeğine, yüreğine sağlık...