Bu hafta "Disko Kralı"nda Okan Bayülgen ile Yeşim Salkım arasındaki söz düellosunu büyük bir hayretle izledim. Okan, alışılageldiği gibi Serdar Ortaç'ın müziğini her fırsatta eleştiriyor, çeşitli iğnelemelerde bulunuyordu. Sonunda Yeşim Salkım'dan Okan'a sert bir müdahale geldi. Yeni albümünde bir kaç Serdar Ortaç bestesi bulunan Salkım, "Burada bulunmayan kişilere hakaret etmeye hakkın yok. Ben böyle bir şeye izin veremem. Sen bunu her zaman yapıyorsun. Programında hep orada olmayan insanlar için konuşuyorsun. Senin de ağzına bir ayar çekmen lâzım" deyince, Okan'ın da tepesi attı ve uzun, gergin bir söz düellosu başladı. Salkım, görüşünde ısrar ederken, Okan "Ne yani, Madonna'dan söz ettiğimiz zaman onu bu stüdyoya mı çağırmamız gerekiyor?" diyerek, Salkım'ın aşırı duyarlılık gösterdiğine vurgu yaptı. Ancak bu "gereksiz" tartışma uzadıkça uzadı. Programın havası kaçtı. Diğer konuklar sıkıldı. Okan'ın yüzü düştü. Reklam dönüşünde Yeşim Salkım stüdyoda yoktu. Ve "Disko Kralı" bu hafta gereksiz bir polemik sonucu tahtından oldu. Yeşim Salkım'ın tavrını "sanatçı dayanışması" ile açıklamak mümkün. Ancak unutulmamalı ki, Okan 15 yıldır programında "adam kayırmadan" herkesi eleştiriyor. Üstelik bu "eleştiri" işini de iyi yapıyor. Yani Okan'ın şovuna katılmak, "Orada bulunmayanlarla ilgili eleştirilerin tam ortasında olmayı kabul etmek" anlamına da geliyor. Değil mi?