Hemen ardından yazmadım, yazamadım... Belki de cenazesinde bulunamamanın verdiği eziklik yüzündendi. İş nedeniyle şehir dışındaydım, yetişemedim... Mehmet Timuçin Sucu'yu kaybettik... Cumhuriyet gazetesinin yazı işleri müdürü sevgili dostumu... Üniversiteden sıra arkadaşımdı. Okul takımının kalesini nöbetleşe korurduk. Fotoğraf çekmeye bayılırdı. Onun gönüllü fotomodeliydim. Okulda ben farkında olmadan fotoğraflarımı çekerdi. Elinde ıslak fotoğraflarla karanlık odadan her çıkışı benim için ayrı bir sürpriz demekti. Son bir yıl içinde biz sınıf arkadaşları, onun mücadele ettiği hastalığa karşı direncini ve moralini arttırmak için geceler tertip ettik. Güldük, eğlendik... Şimdi, o gecelerden sonuncusuna katılamamanın verdiği derin hüzünle baş başayım. Mehmet, hiçbir mazeretin, bir dostun son gülümsemesinden daha önemli olmadığını beynime kazıyarak gitti... Güle güle sevgili arkadaşım... Sana söz veriyorum. Artık hiçbir şeyi ertelemeyeceğim...