Bir zamanlar neredeyse tahtırevanla taşınan, başlarına gül dökülen, uğruna gazino yakılan sanatçıların yıllar sonra içine savruldukları yalnızlık ve çaresizlik beni her zaman hüzünlendirmiştir. Bir kez daha bu duyguları yaşamama neden olan program, Star'daki "Zuhal Topal'la İzdivaç" oldu. Ekranda kendine eş arayan beye telefonla talip olan kadının ismini altyazıda okuyunca, gözlerimi ovuşturmak zorunda kaldım. "Huri Sapan" yazıyordu. Çocukluğumun sabah kahvaltılarında radyodan yayılan "Yumurtanın kulpu yok, gözlerimde uyku yok" türküsünü söyleyen Huri Sapan... Hepimize kâbus yaşatan "Geceyarısı Ekspresi" filminde belki de bize hoş gelen tek sahnenin yıldızı Huri Sapan. (Kahvehane sahnesinde onun söylediği "Bir Şans Daha Ver" çalıyordu) Adana'da "Çakmağı çak çırayı yandırmamışam" türküsünü söyledikten sonra, tüm gazino müşterilerinin coşkudan çakmaklarıyla masa örtülerini tutuşturup, mekanı küle çevirdikleri Huri Sapan... Şöhretin zirvesinde olduğu yıllarda postacıların evine çuvalla aşk mektubu taşıdıkları Huri Sapan... İşte o kadın, şimdi mutluluğu bir televizyon programında arıyordu. İki dakikalığına ekranda gördüğü adama telefonla talip olup, ondan "randevu" rica ediyordu. Önce şaka sandım. Ciddiydi... Ne diyordu Huri Sapan "Geceyarısı Ekspresi" filmindeki o şarkıda? "Bir Şans Daha Ver..." Belki de hayatın ona uzattığı son piyango biletini çekiyordu...