Fox'un yeni spor servisi ilk ciddi sınavını Süper Kupa Finali ile verdi. Tabii bu "verdi" kelimesi lafın gelişi. Sınavı verip, veremediğinin kararını ise az sonra yazacaklarımdan sonra siz değerli okurlarıma bırakıyorum. Yayında adeta bir "reklam işkencesi" yaşandı. Ekranın neredeyse üçte birini kaplayan bant reklamlar yüzünden (ki buna rahatlıkla "duvar reklam" diyebiliriz) ekran başındaki futbolseverler pek çok önemli pozisyonu göremediler. (Hele Emre'nin Rüştü ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda millet saçını başını yoldu) Hakan Aysev'in okuduğu İstiklal Marşı'nın yerine ekrana reklamların getirilmesi ayrı bir skandaldı. Belli ki bu maçlardaki reklam terörünü RTÜK önleyemeyecek. En iyisi Türkiye Futbol Federasyonu, maçların yayın protokollerini hazırlarken reklamların nasıl yayınlanacağına dair hükümleri de sözleşmelere dahil etsin. (Tıpkı FIFA ve UEFA'nın uluslararası maç yayınlarında yaptığı gibi) Bunların yanında FOX'un, maç yayınlarında deneyimli Lig TV'nin ekipmanından ve yönetmeni Musa Çözen'den yararlanması akıllıcaydı. Çözen'in rejisi neredeyse kusursuzdu. Spiker Aykut İnce iki yorumcu ile "boğuşmasına" rağmen genelde başarılıydı. Hakemin verdiği penaltı kararını geç süzmesi ise en önemli hatası idi. Ersun Yanal ve Bülent Korkmaz gibi iki popüler teknik adamın yorumcu olarak seçilmesi doğru bir tercihti. Ancak özellikle Bülent Korkmaz maç içinde gereğinden fazla konuşarak, önemli pozisyonların anlatımını engelledi ve heyecanlı anların üzerini örttü. Maç öncesi, arası ve sonrasındaki röportajlar ise standardı tutturdu.