Sema Çelebi akıllı kadın vesselam... Katıldığı "Yemekteyiz" yarışmasını bir çırpıda kendi lehine bir halkla ilişkiler faaliyetine dönüştürmeyi bildi. Herkesin burnu havada, ukala, hiçbir şeyi beğenmeyen, takıp, takıştırıp kokona gibi dolaşmaktan başka bir iş yapmadığını düşündüğü Sema Çelebi, mutfaktaki becerisi, konuk ağırlamadaki samimiyeti ve mütevazı davranışlarıyla toplumdaki olumsuz imajını silmeyi bildi. Çelebi hem başarılı bir iş kadını hem de ev işlerinden iyi anlayan bir ev hanımı olduğunu yarışma süresince herkese gösterdi. Aslında sunduğu mönü Türk Mutfağı'nın alışıldık tatlarını içermiyordu. Madalyon Istakozlu Soğuk Kuşkonmaz Çorbası, Pembe Krem Soslu Istakozlu Makarna, Avokadolu Salata ve Peşmelba Tatlısı diğer yarışmacılar tarafından ilk başlarda yadırgansa da iştahla mideye indirildi. Çelebi'nin mönüsü, üç tarafımızın denizlerle çevrili olduğunu hepimize yeniden hatırlattı. Ancak Çelebi'nin, "Kilosu 35 liraya bonfile yeniyorsa, 75 liraya ıstakoz da yenilebilir" savunmasını biraz abartılı buldum. Zira ıstakoza verdiğiniz paranın neredeyse üçte ikisi "kabuklarına" gidiyor!.. Bu arada yurtdışından kabuklu deniz hayvanları ithal ederek hayatını kazanan Istakozlar Kraliçesi'nin koca Bodrum'da canlı ıstakoz bulamaması da ilginçti. Çelebi'nin hem evindeki hem sokaktaki hayvanlara sevgi dolu yaklaşımı ise hayvanseverlerin gözünde ona olumlu puanlar kazandırdı. Ama Çelebi'nin evine yemeğe gidecek dostlarına naçizane bir önerim olacak: Yanlarına yangın söndürücü almayı unutmasınlar. Zira Çelebi'nin, ocağı yakmaya çalışırken tuttuğu elbezi bir anda "molotof kokteyline" dönüşebiliyor!..