Hadi bana müsaade... Üzerimde koca bir sezonun kiri, pası, yorgunluğu birikti. Günde ortalama 15 saat boyunca televizyon ve bilgisayarın yaydığı ışınlara maruz kalan şu bitkin bedeni ve görüntü bombardımanı altında neredeyse süngerleşen beynimi azcıcık dinlendirmek için sizlerden izin istiyorum. Biliyorum, dönüşümde beni yine sitem mesajları karşılayacak. Her zaman olduğu gibi yine "Yüksel Bey, tatilde de yazı gönderebilirdiniz. Niye bizi Yakından Kumanda köşesinden mahrum bıraktınız?" diyeceksiniz. Efendim, bizimki öyle klavyenin başına oturup, günlük aktüaliteden yontulan, gazete haberleri ve yorumlarından apartılan, fikir esintilerinin önüne yaprak misali koyuverilen ya da rakı-balık soslu tatil izlenimleriyle geçiştirilen "masa başı" köşelerden değil. Bu köşeyi yazmak için saatler boyunca ekran karşısında olmak, kayıtları izlemek, elektronik postaları okumak, not almak, telefon istihbaratları yapmak, gerekirse program stüdyolarını, dizi setlerini dolaşmak gerekiyor. Eh. koca bir tatili, yazı yazmak için televizyon ekranı başında geçireceksem, ne anladım ben o tatilden? Velhasıl, bizim dükkan bir süreliğine kapalı. Sayın ki RTÜK durdurma cezası vermiş, yerine belgesel yayınlanıyor. Zira niyetim, bir süreliğine ekran yerine Küçükkuyu'nun günbatımını karşılayan ördeklerini izlemek... Kalın sağlıcakla...