Sevgili meslektaşım, Vatan gazetesi televizyon eleştirmeni Memet Güler ile Sabah gazetesi ailesinden kızımız Öykü Yazıcıoğlu'nun rüya gibi düğününde zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Zira yanımda Faik Öztürk vardı. Faik Bey anlattı ben güldüm, ben güldükçe o yeni espriler patlattı. Hatta öyle ki bir ara yan masadaki Ahmet Hakan gelip, Faik Bey'i masalarını şenlendirmek için birkaç dakikalığına ödünç bile istedi. Faik Bey, önce Safiye Soyman ile Şarkı Söylemek Lâzım yarışmasının canlı yayınına nasıl son anda yetiştiklerini anlattı. (Macerayı daha sonra yarışmada da tekrarladı) Faik, Safiye'ye "Stüdyonun yerini biliyor musun?" diye sormuş. Safiye Hanım da "Aa, bilmez miyim canım? Ben tarif ederim sana" demiş. Faik Bey gerisini şöyle anlattı: "Yarım depo mazot harcadıktan sonra güç bela stüdyoyu bulduk. Ben hava almak için arka kapıdan bahçeye çıktım. Bir de baktım ki bizim ev az ileride görünüyor... Safiye bana boşu boşuna İstanbul'un yarısını dolaştırmış..." Faik Bey, bir de askerlik anısı patlattı: "Daha ilk gün mıntıka temizliği yapmak için gönüllü ararlarken ben hemen elimi kaldırdım. Ertesi gün bulaşık yıkayacak gönüllü aradıklarında yine fırlayıp, en ön safta yerimi aldım. Bir gün sonra tuvalet temizliği için gönüllü oldum. Birinci haftanın sonunda bizim komutan demiş ki, 'Bu herif salağın teki. Bunu eğitime filan çıkartmayın. Zaten denetim de var, ayak altında dolaşıp, rezil etmesin bizi...' Beni koğuşa gönderdiler. Herkes eğitim alanında yat-kalk yaparken, ben keyfime baktım..." Gel de bu Safiye ile Faik'in maceralarına gülme...