BİR "Bodrum izlenimi" de ben anlatayım dedim. Ama peşinen söylüyorum, benimki öyle magazin dilberlerini anlatan, yeni açılan butik otelleri ya da restoranları tanıtan türden bir yazı olmayacak. Pazar günü 15.45 uçağıyla Bodrum'a gidip, 00.40 uçağı ile döndüm. Torba kavşağında yüreği Barış ve insan sevgisiyle dolup, taşanlarla birlikte "Trafik terörüne hayır" diye bağırmak için... Baktım ki, her yıl bir kaç can alan kavşakta en küçük bir düzenleme yapılmamış. Her şey Barış ve arkadaşlarının kazaya uğradığı günkü gibi öylece duruyor. Kavşağa yine ışık konulmamış. Gerekçesi komik: "Rampadan aşağı gelen ağır vasıtalar kırmızıda duramayıp, önlerindeki araçları ezebilir!.." E, öyleyse? Koyverin gitsin, vitesi boşa atan kamyon karşı rampaya kolay sarsın. Az mazot, çok ölüm!.. Geçen yılki olaydan bir hafta sonra kavşakta gece yarısı kendi otomobilimle "olayın tatbikatını" yaptım. Torba yönünden gelip, kavşaktan Bodrum'a dönenleri büyük bir tehlike bekliyor. (Hâlâ da bekliyor) Çünkü anayola tâli yoldan yeterli "katılım şeridi" bırakılmamış. Anayola adeta "T" şeklinde bir bağlantı yapılmış. Biraz süratli ve dikkatsizce kavşağa girerseniz, kendinizi yokuş aşağı kaptırmış gelen ağır vasıtaların "sürat şeridinde" buluyorsunuz. Olayla ilgili olarak Muğla Ağır Ceza Mahkemesi, Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davada bu kuruluşu "suçsuz" bulmuş. Yargı kararlarına saygım sonsuz. Ancak bilirkişi raporlarının tam tersine uzman raporları olduğunu da biliyorum. Gerekirse bunları da açıklarım. Ayrıca Karayolları aleyhine sonuçlanacak bir davanın, geçmişte ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan o kavşaktaki tüm kazalar için geriye dönük bir "içtihat" oluşturması ve muazzam tazminatlara yol açması ihtimalini de göz ardı etmemek gerek. Eğer bu yıl içinde Torba kavşağında ölümlü kaza olmazsa, bu yazımı geri çekip, herkesten özür dileyeceğim!..