Bol keseden unvan dağıtmaya pek meraklıyızdır. Örneğin "imparator" deyince aklımıza Osmanlı atalarımızdan önce Fatih Terim, İbrahim Tatlıses ve Oğuz Çetin gelir. Oysa Osmanlı döneminde bile metrekareye bu kadar fazla imparator düşmezdi. Şarkı mırıldanan herkese "sanatçı", meslek sahibi herkese "üstat" deriz. Yetmez, unvan üstüne unvan yapıştırırız: Taçsız Kral, Çirkin Kral, Süperstar, Megastar... İçlerinde hak eden de vardır, üzerine bol gelen de... Ve Diva... Popstar Alaturka'da pek çok kez işittim: Bülent Ersoy'dan "En büyük diva" diye söz edildiğini... Yahu "Diva" tek başına yeterince büyük bir anlam ifade etmiyor mu zaten? "En büyük diva" da neyin nesi? Bülent Ersoy'un icra ettiği sanatın büyüklüğünü tartışmak haddim değil... Halk ona "Diva" diye hitap etmek istiyorsa, ona da itirazım olmaz. Ama benim bildiğim "Diva" unvanı sadece opera sanatının yeri doldurulamayacak kadın sanatçıları için kullanılır. Mesela? Mesela Leyla Gencer için... Yakın zamanda yitirdiğimiz Leyla Gencer'in kariyerini anlatmak için Günaydın'ın üç sayfasına daha ihtiyacım var. Ama onu gerçek ağırlığınca tartmak adına ölümünün ardından başta İtalya olmak üzere Avrupa basınında yer alan başlıklara kısa bir göz atmak yeter. "20. yüzyılın son divası öldü" demişler... Ve... Ve... 2004 yılında Darphane, üzerinde Leyla Gencer'in portresi bulunan bir madeni hatıra parası basmış... Bu hafta Popstar Alaturka'da Bülent Ersoy'un salonda kendisine "Diva, Diva" diye tempo tutanlara dönüp, "Gerçek Diva'yı; Leyla Gencer'i kaybettik, çok üzgünüm" demesini beklemek acaba fazla mı hayalcilik olur?