Dizilerin internetteki forum sitelerini dolaştıkça, reyting ölçümlerine duyduğum güven giderek azalıyor. Reyting alamadığı için gece yarılarına ötelenen ya da yayından kalkan dizilerin eski bölümleri, sanal ortamda reyting rekorları kırıyor. Star TV'de yayınına son verilen Serçe dizisi de internet efsanelerinden biri haline döndü. Eğer merak edeniniz varsa, Google üzerinden dizinin ismini yazıp, baksın. Önünüzde açılan sayısız site ve blog ile büyük bir şaşkınlığa uğrayacaksınız. Sınıf dizisi de ekranda şans bulamayan ama internette "patlayan" dizilerden biri. Şu sıralar atv'nin "arka kapıya doğru iteklediği" bir diziyi, Limon Ağacı'nı beğeniyle izliyorum. İzlerken de kendimi suçluyorum. Yıllardır televizyon dünyasını takip eden biri olarak Türk izleyicisinin beğeni ve alışkanlıklarını hâlâ çözememiş olmanın mahcubiyetini yaşıyorum. Reyting listesine bakılırsa kimsenin beğenmediği Limon Ağacı bana göre son derece hoş, nahif, sürükleyici bir aşk dizisi. Oyunculuklar ortalamanın üzerinde. Öyküsü keyifli. Hele mekan olarak yeryüzü cenneti Göcek'in kullanılması diziye ayrı bir tat katıyor. Ama gelin görün ki, televizyonda izleyeni az olmasına rağmen internetin yıldızı. İnternet artık başlı başına bir vitrin hatta bir "laboratuvar" işlevi görmeye başladı. Son dönemin genç şarkıcılarının ve hit şarkıların önce internette patlaması bunun en büyük göstergesi. Müzik kuruluşları ödül kriterlerini artık albüm bandrollerine değil, şarkıların internetten indirilme oranlarına göre belirliyorlar. Reyting ölçümlerinin "tek başına" kriter kabul edilmesi, sektörün köküne kibrit suyu dökmeye başladı. Reklamveren de, yapımcı da televizyon yöneticisi de artık kafalarını reyting listelerinden kaldırıp, etrafına bakmalı ve "gerçek dünyada" kimin ne istediğinden haberdar olmalı. Bunun da en kestirme yolu internetten geçiyor. Benden haber vermesi...