Helal olsun Ahmet Çakar'a... Bir cümle ile Türkiye'nin gündemini değiştirecek kadar önem atfedilen biri haline geldiği için... Televizyonun "şov" yönünün nasıl kullanılacağını dosta düşmana gösterdiği için... Futbol dünyamızın kurak iklimine "kumsal ferahlığı" getirdiği için... Hocamızı 6 Pas programında kahkahalarla izledim. En çok da Çakar'ın programdaki konuşmalarını izlemeyip, kulaktan dolma bilgilerle kaleme sarılarak "İlle de giymelisin hoca, bu namus borcudur" gibisinden yazı döktürenlere güldüm. Hoca savunmasını yaptıktan sonra ekledi: "Ben bu taahhüdü makyaj odasında arkadaşlarıma verdim. Buradaki 5 kişi istediği taktirde içeride ne isterlerse giyebilirim" deyince Gürcan Bilgiç atıldı: "Ben isterim hocam..." Çakar önce ters ters baktı sonra bombayı patlattı: "Tamam, size leopar desenli feda olsun. Ama sen yanına bir uçuk ilacı almayı unutma Gürcan'cığım!.." Haydi buyurun size "uçuk-kaçık" bir polemik konusu daha... Ama keşke keyifli sohbet, hocanın isteği üzerine ekranın köşesine kondurulan "kırmızı noktaya" varmasaydı. Çakar, "şovda devamlılık" ilkesini de ihmal etmedi: "İçimden bir ses geliyor ki, bastırmakta güçlük çekiyorum. Bu iddiamı da önümüzdeki günlerde açıklayabilirim. Fenerbahçe'ye çeyrek finalde Schalke 04 dışında bir takım çıksın, eğer turu geçerse... Bikiniyi bir hafta konuştu Türkiye, bu espriyi yaparsam bir ay konuşulur. Lütfen beni konuşturmayın." Ben bikini konusunda 6 Pas kameralarına yaptığım açıklamayı tekrarlayarak, konuya nokta koymak istiyorum: "Ahmet Hoca eğer bu keskin iddialarına devam edecekse, biraz kilo verip, vücuduna silikon takviyesi yaptırmak zorunda..."