Star'ın Köprü dizisini dikkatle izliyorum. Ayşe Kulin'in ünlü biyografik romanından ekrana aktarılan dizi pek çok kimsenin telaffuz etmeye çekindiği gerçekleri anlatmak için yola çıkmıştı. Terörün önlenmesi için stratejik önemi yüksek bir köprünün yapımını kendine fon alarak, "Gidemediğin yer senin değildir" diye bas bas bağırıyordu. Malum, dizilerde yeni trend milliyetçilik. Gündemin de zorlamasıyla koyu hamaset ile harmanlanmış pek çok dizi ekranda boy gösteriyor. Ancak son zamanlarda biraz ifrata kaçıldığını düşünüyorum. Kuzey Irak'taki Güneş operasyonundan sonra bazı Kürt parlamenterlerin bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından tahrip edildiğini öne sürdükleri köprüleri gazetecilere gezdirdikleri günde Köprü'nün yayınlanması anlamlıydı. Ancak pazartesi gecesi söz konusu dizide ekrana getirilen bir sahne, başta şehit yakınları olmak üzere hepimizin yüreğini dağladı, moralimizi bozdu. "Köyün delisi" olarak bilinen Tuncay, tedavi gördüğü hastanede nöbet geçirirken "Tendürek Dağı, 2700 rakımlı tepe" gibisinden bir şeyler sayıkladı. Vali Faruk Yazıcı konuyu inceletti ve bir gerçeği ortaya çıkardı. Aklını yitiren Tuncay'ın askerliğini asteğmen olarak yaparken komuta ettiği tim, Tendürek'te PKK baskınına uğramış ve bütün askerler katledilmişti. Onu da öldü sanıp, bırakmışlardı. Tuncay olaydan sonra aklını yitirmiş, annesi ise bu acıya dayanamayarak bu dünyadan göçüp gitmişti. Köprü'de 1992 yılında Tendürek Dağları'nda yaşandığı iddia edilen o katliam sahnesi "tüm ayrıntılarıyla" canlandırıldı. Burada sizlere naklederken bile neresini sansürleyeceğimi bilemiyorum. Ama bundan sonra bu tür dizileri yapanların kulağına küpe olması için o sahneyi anlatmam lâzım: Askerler bir vadide elleri tetikte devriye görevi yapıyorlar. Birden üzerlerine ateş açılıyor. Hepsi birer birer şehit düşüyor. PKK'lılar bununla da yetinmiyor. Çoğu yaralı, yaklaşık 15 askeri birbirinin üzerine yığıyor, etrafında çember oluşturuyor ve makineli tüfeklerinin şarjörlerinde ne kadar mermi varsa Mehmetçikler'in üzerine sıkıyorlar. Siyahbeyaz çekilen sahnede sonu gelmez saniyeler boyunca kurşun yiyip, sarsılan, üzerinden kan fışkıran üniformalı bedenleri izlemek zorunda kaldım. Ve düşündüm, "Acaba üç gün önce evladını teröre şehit veren bir anne şu anda bu görüntüleri izlerken ne hisseder?" diye... Utandım, asıl utanması gerekenlerin yerine...