GEÇEN hafta Türkiye bir kez daha o sonu gelmez tartışma ile çalkalandı, durdu: Rüşvet nedir, bahşiş neye denir? Bakanlar, bürokratlar önce söylediler, sonra yalanladılar, medyaya çattılar ve her zaman olduğu gibi konu, hiçbir yere bağlanmadan öylece dondurucuya kaldırıldı. Tabii yeni bir skandalda çözülmek üzere... Peki rüşvet kanımıza ne kadar işlemiş? Bu ülkede namusuyla işini yapan kimse yok mu? Var elbet...Ankaralı okurum Yasemin Duman 5 Şubat'ta Arcadium Migros mağazasında yaşadıklarını anlattı. Kasada alışverişini yaptıktan sonra poşetlerini taşıması için bir görevlinin gelmesini rica etmiş. Kasiyer kız, orada bulunan bir temizlik görevlisinden hanımefendiye yardımcı olmasını istemiş. Poşetler otomobilin bagajına yerleştirildikten sonra Yasemin Hanım, cebinden çıkarttığı 3 lirayı bahşiş olarak temizlik görevlisi Kırşehirli Osman'a vermek istemiş. Osman hem utanmış hem de itiraz etmiş. "Hanımefendi, bunu alamam. Çünkü zaten benim bir işim var ve düzenli olarak maaş alıyorum. Bu görevi, size yardımcı olmak için yaptım. İsterseniz bunu ihtiyacı olan birine verin." Yasemin Hanım kıpkırmızı olmuş, ne yapacağını bilememiş. Kırşehirli Osman kardeş, karşısındaki kadının içine düştüğü zor durumu bertaraf etmek için atılmış: "Beni düşündüğünüz için çok teşekkür ederim. Bahşişi kabul ediyorum. Ama bir şartla. Şimdi sizin gözünüzün önünde bunun 1 lirasını kasadaki LÖ- SEV kutusuna atacağım..." Ve öyle de yapmış... Yasemin Hanım o anda gözyaşlarına boğulmuş. Onu ağlarken gören bir yetkili yanına yaklaşıp, "Ne oldu hanımefendi? Sizi üzdüler mi?" diye sormuş. Yasemin Hanım, duyduğu müşteri memnuniyetini dile getirip, Kırşehirli Osman'ın ödüllendirilmesini istemiş. Bununla da yetinmeyip, eve dönüşünde Migros'un Müşteri Hizmetleri bölümüne uzun bir e-mail göndermiş. Bana anlatırken, Yasemin Hanım'ın hâlâ sesi titriyordu... Siz koca koca adamların söylediklerine bakıp da umutsuzluğa kapılmayın. Benim vatandaşım insanlığını da bilir...