Gazeteciliğe spor muhabiri olarak başlamıştım. Türk Haberler Ajansı'ndaki ilk görevim, Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu'nu izlemekti. Bisikletçilerin şehir içindeki ilk gün koşularını büyük bir heyecanla takip etmiş, çektiğim fotoğrafları ajansa getirip, karanlık odaya girdiğimde meslek hayatımın en büyük hayal kırıklıklarından birini yaşamıştım. Çünkü makineme film takmayı unutmuştum!.. Yaşadığım bu "acı deneyim" beni bu spor dalına daha da yaklaştırdı. Takip eden yıllarda pek çok bisiklet turu izledim. Bu nedenle her yıl bugünlerde Eurosport kanalına kilitlenir, Fransa Bisiklet Turu'nu soluksuz seyrederim. Spordaki idolüm ise hem kanseri, hem rakiplerini geride bırakıp, tam 7 kez bu turu kazanan ABD'li bisikletçi Lance Armstrong'tur. Ama bu yıl derin bir üzüntü yaşıyorum. Zira tere, emeğe, insan iradesine dayalı bu spor dalı, doping ile lekelendi. Önce Armstrong için geriye dönük doping iddiaları ortaya atıldı. Ardından bu yıl tura katılan pek çok sporcunun doping kullandığı tespit edildi. Son olarak da tur lideri Rasmussen sponsor firma Rabobank'ın emriyle yarıştan atıldı. Geçen hafta ise Almanya'nın iki ünlü televizyon kanalı ARD ve ZDF, doping iddiaları nedeniyle turdan yaptığı canlı yayınları kesmişti. Düşünebiliyor musunuz, tura milyon dolarlar akıtan bir sponsor, sporcusunda doping bulunması "ihtimaline" karşı, onu yarıştan çekiyor. Sporun her şeyden önce "ahlak" gerektirdiğinin altını çizmek için, milyon dolarları çöpe atmayı göze alıyor. Sonra iki Alman kanalı aynı gerekçeyle, reklam anlaşmalarını ve reyting puanlarını gözden çıkartıp, yayın yapmaktan vazgeçiyor. Bu örnekleri görünce aklıma bizim "dopingci" ve "şikeci" sporcularımız geldi. Halterde, güreşte, atletizmde yaşanan doping skandalları sonrasında "ceza süreleri biter bitmez" bu ahlaksızları yine baş tacı etmedik mi? Haber bültenlerine, gazete manşetlerine taşımadık mı? Bahis skandalında suçu sabit görülen futbolcuyu cezasının bitiminde yeniden transfer etmek için büyük kulüplerimiz birbirini ezmedi mi? Atatürk, "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim" demişti. Elin sponsorları ve televizyoncuları ne yazık ki bizden daha "Atatürkçü" çıktı!..