NE yalan söyleyeyim, Elmavision yayına başladığında bu girişimden hiç de umutlu değildim. Zira ülkemizde "düzeyli magazin" denemelerinin çoğu zaman hüsranla noktalandığına, diğer yanda "koyu, ağdalı, sansasyonel" magazin tavrının sürekli tiraj ve reyting getirdiğine üzülerek şahit olmaktaydım. Ama şu anda Elmavision'a kendimce biçtiğim ömür konusunda yanılmış olmaktan nasıl memnunum, bilemezsiniz. Bugün Elmavision 1. yaşını kutluyor. Hem de "kaliteli, düzeyli, saygın ve saygılı" tavrından bir gram ödün vermeden... Elmavision, Digitürk içindeki en genç kanallardan biri olmasına rağmen, kısa zamanda "Ben hayatta televizyon izlemem" diyenlerin de aralarında bulunduğu önemli bir izleyici kitlesi edindi. Elmavision'un çok önemli bir özelliği var. Eğer zap'lamadan 10 dakika bu kanalda kalmayı başarırsanız, "yapışıp" kalıyorsunuz. Bütün bir gün boyunca başka hiçbir bir kanala geçme ihtiyacı hissetmeden, kumandanızı tatile çıkartıyorsunuz. Zira Elmavision magazini "yaşam" olarak algılıyor. En uzun programın süresi 30 dakika. Bıktırmıyor, sıkmıyor. Sanırım önümüzdeki yıllar, Elmavision gibi "kupon" kanalların hızla yükseleceği bir trendi beraberinde getirecek. Tebrikler Ekrem Çatay, nice yıllara Elmavision...