PERŞEMBE akşamı Müzeyen Senar'ın 70. sanat yılı için Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda düzenlenen geceye katıldım. Ne mutlu bana ki, gecenin sonunda onunla aynı sahneyi paylaşanlar arasındaydım. Dile kolay, 70 yıl... Dante'nin hesabıyla "tam" bir ömür... Allah, Müzeyyen Senar'a nice mutlu ve sağlıklı yıllar nasip etsin. Başta Beşiktaş Kültür Merkezi olmak üzere bu anlamlı geceyi yaratan herkesten de Allah razı olsun. Bu sefer bir efsaneyi, aramızdan ayrılmadan onurlandırmayı bildik nihayet... O'nu gece boyunca herkes "çınar" olarak andı. Bence haksızlık ettiler. Çünkü asırlık çınarların içi boştur, koftur, bir anda devriliverirler. Ve görürsünüz ki, içini kurtlar kemirmiş, sadece kabuktan ibaretmiş... Ama Müzeyyen Senar bir çınardan daha fazlası. Çünkü içi hala dopdolu... Bu yaşında şarkılarını öyle güzel, öyle gönülden okudu ki düşünmeden edemedim: Bizim yıldız adayı diye insanlara sunduğumuz Akademi yarışmacılarının önünde meğer ne kadar da uzun bir yol varmış... Müzeyyen Senar dedikleri gibi bir ulu çınar ise, bizim çocuklar şimdilik yaprağında toz...