BU hafta star yarışmalarına jürilerdeki tartışmalar damgasını vurdu. "Akademi Türkiye"de Cem Ceminay, Timuçin'in, Kreatif Direktör Dilara Endican'dan üç puan alıp köprüyü geçmesine tepki göstererek, "Cenk'e haksızlık yapıldı" dedi. Salı günü Show TV'de yayınlanan "Popstar"da ise İbrahim Tatlıses ve Deniz Seki bir kez daha halk oylarına tepki gösterdiler. Tamer'in birinci olmasına içerleyen Tatlıses, formatı savunan sunucu Nehir Erdoğan'a, "Biz sizinle aynı işi yapıyoruz Nehir Hanım. Al Tamer'i tepe tepe kullan" dedi. Erdoğan ise üzüntüsünü "Sizden böyle bir söz duymak istemezdim Sayın İbrahim Tatlıses" sözleriyle ifade etti. Tatlıses'in keyfi, daha önce 10 bin oy atarak birinci olmasını sağladığı Sezen'in elenmesiyle iyice kaçtı. İki hafta önce de "Türkstar" jürisi, yarışmanın en başarılı isimlerinden Faruk Emre'nin elenmesine büyük tepki göstermişti. Peki jüri değerlendirmeleriyle, halkın oyları arasındaki bu derin uçurum nereden kaynaklanıyor? Öncelikle söyleyeyim. Adı üstünde, bunlar birer "popüler müzik" yarışması. Öyleyse "popülerliği yakalayan, halkı yanına çeken kişinin" halk tarafından ön plana çıkartılması kadar doğal bir sonuç olamaz. Halkın gözünde oktav, ses aralığı, detone olmamak gibi değerlendirmeler genellikle ikinci planda kalıyor. Onlar kendilerine sempatik gelen, yüreklerine hitap eden, çoğu zaman da "mağdur", "mahzun" ve "mağrur" olanları tercih ediyorlar. Bir yönüyle "kendilerine yakın hissettikleri" adaylara oy gönderiyolar. "Akademi Türkiye" yarışmasında da durum pek farklı değil. Halkın her hafta en fazla oy gönderdiği adaylar Barış, Timuçin ve Özgür köprünün karşı tarafında, ses kaliteleri daha yüksek düzeyde olan Cenk ve Tolga ceza koltuğunda... Jüriler "teknik değerlendirmeleri" ön planda tutarken, halk olaya çok daha "duygusal" yaklaşıyor. Aradaki "popülizm farkı" da işte buradan kaynaklanıyor.