Zambia doğumlu bir Yahudi olan Stanley Fischer, olağanüstü parlak bir akedemik kariyerin ardından, 1994 yılında IMF'ye Başkan Yardımcısı olarak atandı. IMF'deki görevi sırasında Meksika, Güneydoğu Asya, Brezilya ve Arjantin'de birçok krize şahit olan Fischer, pratik ve akademik tecrübesiyle dünyanın sayılı ekonomistleri arasında yer alıyordu. Ancak bu parlak ekonomist, belki de kariyerinin en büyük 'hatasını' yaptı ve Türkiye'yi krize sokan "Makroekonomik Program" ı dizayn etti. Ecevit Hükümeti de 1999 sonunda IMF'yle stand-by anlaşması yaparak yerli bürokratların da onayıyla programı hayata geçirdi. Temelinde enflasyonu düşürmeyi hedefleyen program, kurları sabitliyor, daha doğrusu enflasyon hedefi doğrultusunda artan bir kur sistemine dayanıyordu. Program Türkiye'deki bazı ekonomistler tarafından eleştirilse de bu isimler medyadaki 'ünlü ekonomi yazarları' tarafından karşıt kampanyayla anında susturuldu. Fischer'ın programına yapılan eleştirilerin temeli, kurları sabitlemenin cari açığı patlatacağı ve ülkenin krize sürükleneceğiydi. Nitekim bu eleştiri haklı çıktı. Programda 2000 yılı boyunca 4 milyar dolarlık (GSMH'nin yüzde 2'si kadar) cari açık öngörülürken, Türkiye 2000'in ilk 5 ayında 4.2 milyar dolar cari açık verdi.
O ANLAŞMAYI NASIL İMZALADILAR?
Ayrıca, IMF'nin önerdiği programda Türk ekonomisinin 1.5 yıl boyunca sabit kur uyguladıktan sonra dalgalı kura geçmesi öngörülüyordu. Ancak IMF'nin önerdiği kur sistemi karşısında Türkiye'ye verdiği 4 milyar dolarlık kredi de biraz abestti. Çünkü benzer programı daha önce uygulayan Türk ekonomisi büyüklüğündeki Meksika'ya 40 milyar dolar, çok daha küçük bir ekonomi olan İsrail'e 10 milyar dolar verilmişti. Ayrıca 10 yıla yakındır sabit kur uygulayan Arjantin ekonomisi 2000 yılına gelindiğinde patlamak üzereydi. 2001 krizinden sonra hemen herkes hatalı olduğunu kabul etti. Ancak Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp ve Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in, o dönemde Fischer'ın programına nasıl onay verdikleri hâlâ muamma.