Bugün sizinle küçük bir ülkeye yolculuk yapacağız. Küçük, dağlık ve yemyeşil Swaziland'a... Hayır efendim, Switzerland (İsviçre) değil, Swaziland. Ya da yerel dildeki adıyla Ngwane. Atlasınızın Afrika sayfasını açın, elinizi ya da gözünüzü kıtanın aşağısındaki en uca, Güney Afrika'ya götürün sonra birazcık yukarıya, kuzey-doğuya yöneltin. Güney Afrika Cumhuriyeti ile Mozambik arasında avuç içi kadar (Atlas'ta bir santimetrekarelik yer ya kaplıyor ya kaplamıyor) alana sıkışmış noktada onu göreceksiniz. Gerçekten eskilerin deyimiyle "Cim karnında bir nokta..." 17.363 kilometrekare (Türkiye'nin 50'de biri kadar) yüzölçümüne sahip. Nüfusu 1.1 milyon. Ana dili Swazi'ce. Ancak halk sömürge yüzyıllarından gelen alışkanlıkla İngilizce konuştuğu için, o da resmi dil kabul edildi. Gayrisafi milli hasılası sadece 1.1 milyar dolar. Yıllık büyüme hızı yüzde 0.1! Her bin bebekten 149'unun bir yaşına gelmeden öldüğü, halkın yüzde 65'inin günde 1 doların altında gelirle yaşamaya çabaladığı bir diyar. Başkenti Mbabane topu topu 75 bin nüfusa sahip. En az ülkenin kendisi kadar minyatür bu başkenti görenler bir cümlede şöyle anlatıyorlar: İki caddeli ve üç lokantalı tozlu kasaba... Hollywood'un kovboy filmleri dekorunu andıran bu kasabada hafta başında, Türk basınında tek sütunluk haberle duyurulan "büyük ve coşkulu" törenler düzenlendi. Geleneksel "kamış şenlikleri." (Kamışı lütfen en özgün anlamıyla, yani bataklıkların bitki örtüsü olarak okuyun. Bu uyarıyı boşuna yapmadığımız aşağıda anlaşılacak.) Ve o şenliklerde Swaziland kızları, beş yıldır uygulanmakta olan "Seks yasağı"nın sona ermesini boyunlarındaki püskülleri çıkarıp havaya fırlatarak kutladılar. (Kurdelaların ucunda sallanan püsküller farklıydı: Küçüklere sarı-mavi, 18 yaş üstündekilere ise kırmızı-siyah karışımı.)
NİŞANLI SEÇMEK ZOR
Ve Kral III. Mswati gözlerini kamış eteklerle dansederek önünden geçen kızların (Dile kolay; 40 bin kız katıldı) üstünde (daha doğrusu vücutlarında) gezdirdikten sonra yanındakilere döndü, "Şunu ve şunu saraya gönderin" dedi. "Hangileri?" Cevap: "İlk geçen gruptan sondan üçüncü kız ile on beşinci grubun önden yirmi beşinci kızı..." Ayıkla pirincin taşını. Ayıkladılar. Çünkü tüm grupları filme almışlar ve de 37 yaşındaki Kral III. Mswati'nin gözbebeklerinin irileşip küçülmesiyle dışa vurulan cinsel dürtülerini ya da arzularını izleyerek not tutmuşlardı. Şafak sökerken Kral'ın istediği iki "nişanlı" adayı geniş bahçeli sarayın demir kapısından içeri süzüldü. Kral III. Mswati'nin beş yıl önce genç kızlara -ve de dullara- seks yasağı koymasının nedeni, minik ülkede halkın yüzde 35'inin HIV taşıyıcı olmasıydı. Yani AIDS'e yakalanmış veya yakalanacak. Ve de AIDS'in en yaygın olduğu ülkeler listesinde Swaziland'ı dünyada bir numaraya taşıyan bu felaketin sorumlusu olarak kadınları görmesiydi. Seksi yasaklarsa, salgını da durduracağına inanıyordu. Oysa Swaziland gelenekleri ve inançlarına göre, seks hastalıkları yok eden bir şifa kaynağıydı. İnançların doğru olduğu anlaşıldı: Yasak başında nüfusun yüzde 38'i HIV taşıyıcısıydı, yasak sonunda yüzde 43'e çıktı. Ve en sıradan olaylarla ilgili haberlerin bile inanılmaz sıkı sansürden geçirildiği minik ülkede Maliye Bakanı Majozi Sithole, 2005 yılı bütçesini parlamentoya sunarken olanca cesaretini toplayarak tabloyu şöyle anlattı: "1991'de 65 yıl olan ortalama yaşam süresi artık 37.5 yıla indi. HIV/AIDS belasıyla karşılaşmasaydık, ortalama yaşam şimdi 73 yıla çıkmış olacaktı. Öyle hızlı yayıldı ki hastalık, inanamazsınız; 1992'de hamile kadınların yüzde 4'ünden azını etkiliyordu. Günümüzde ise hamilelerin yüzde 40'ından fazlası HIV taşıyıcısı. Bu felaket geçmiş yıllardaki ekonomik ve toplumsal kazanımların tümünü alıp götürdü. O kadar ki hasat için gerekli işgücünü bile bulamaz hale geldik. Ürünler tarlalarda çürüyor. Çünkü hastalık özellikle en üretken kuşağı, 15-49 yaş arasındakileri vuruyor. Size daha da kötü bir haberim var: 20 yıldır toplumumuzu kemiren bu hastalığın pençesinden en az 20 yıl daha kurtulamayacağız." Zaten istatistikler de AIDS'in tahribatını anlatmaya yeterli: Nüfusun yüzde 43.7'si 15 yaşın altında, sadece yüzde 3.3'ü 65 yaşın üstünde. Ortalama yaşamın 37.5 yıla indiği bir ülkede 65 yaşına kadar hayatta kalabilmek kolay mı? Eh, 'bu kadar etnoturizm yeter' diyelim ve portremize, Swaziland'ın genç kralına dönelim. Gezegenimizde insan türünün ortaya çıktığı ilk yerlerden biri olan (100 bin yıl öncesinin iskeletleri bulundu) Swaziland, İngilizler ile Boer'ler (Güney Afrika'ya göçen Hollandalı çiftçiler. "Bur" diye okuyun) arasındaki savaştan sonra 31 Mayıs 1902 tarihinde İngiltere'nin kolonisi oldu. Yani sömürgesi. 66 yıl sonra Birleşik Krallık, Swaziland'a bağımsızlığını verdi. O sırada tahtta (1921'den beri!) II. Sobhuza oturuyordu. Ve bir ay kadar önce, 19 Nisan'da bir oğlu daha dünyaya gelmişti. Hayır, ilk oğlu değildi bu. Adını Mahosetwe (Anlamı: "Halkların kralı") koydu. O isimle tahtta varisini işaret etmiş oldu. II. Sobhuza 61 yıl hüküm sürdükten sonra 1982'de beyin kanamasından son nefesini verdiğinde, ardında gözü yaşlı 120 dul bıraktı resmi kayıtlara ve yine resmi biyografisine göre. Ve de o 120 resmi eşten 67 oğul. Kızlar hesaba dahil edilmiyordu. Swaziland'da demokrasi yok ama kraliyet sarayında var. Ölen kralın halefi seçimle belirleniyor. Kaynağını geleneklerden alan kurallara göre. Yeni kral adayları, ölen krala sadece bir oğul vermiş kraliçelerin çocukları arasından seçiliyor. Seçime kraliyet ailesinin tüm üyeleri (kraliyet konseyi) katılıyor. Bitmedi; seçilen kral egemenlik yetkilerini ana kraliçeyle, yani annesiyle paylaşıyor. Uzatmayalım; kraliyet konseyi günlerce süren kulislerden ve uzun turlardan sonra Makhosetwe'yi, yani Swaziland'ın bağımsızlığına kavuşmasından bir ay önce dünyaya gelen prensi tahta oturttu. O sırada henüz 14 yaşındaydı ve ortaokul öğrencisiydi. Öğrenimini tamamlayıncaya kadar Sobhuza'nın 120 eşinden tek oğul doğurmuş kraliçeler ülkeyi yönetti: Önce Dzeliwe Shonwe. 1983'te, yani Sobhuza'nın ölümünden bir yıl sonra onun da faniler aleminden ayrılmasıyla Ntombi Thwala. Yani, Makhosetwe'nin annesi. 1986'da lise diplomasını cebine koyan (aslında kral olmak için şart değildi) Makhosetwe, o yılın 25 Nisan'ında. III. Mswati adıyla ve Ngwenyama (Aslan) unvanıyla. Yanı başındaki ikinci tahta kurulan annesi Ntombi Thwala'ya da "Ndlovuzaki" unvanını verdi. Anlamı: "Lady Fil!" (Sakın Lady Diana ile yan yana getirmeye kalkmayın, müthiş düşkırıklığına uğrarsınız Babası 13 Ekim 1978'de tüm partileri yasakladığı için (6 parti vardı ama "siyasi dernek" statüsüyle ve yalnızca sosyal etkinliklerde bulunmaları koşuluyla varlıklarına izin veriliyordu), genç Kral III. Mswati dikensiz bir gül bahçesi teslim aldı. Ne yürürlükte olan ama Kralın aldırmadığı anayasa gerekiyordu ne de yasalar. Kralın kararnameleri, yani fermanları ülkeyi yönetmek için yeterliydi. Tahtta ilk emri "Kızları toplayıp önümden geçirin" oldu. İlk eşlerini seçecekti. Daha doğrusu ilk nişanlılarını. Yine Swaziland geleneği: Önce nişan yapılıp gerdeğe giriliyordu. Nişanlı o ilişki döneminde hamile kalırsa nikah kıyılıyordu. Çünkü böylece tahta varis verebileceğini kanıtlamış oluyordu. Genç kral, ilk geçit töreninde iki nişanlı adayı beğendi. Hamile kalınca ikisini de nikahına aldı. Uzatmayalım. 37 yaşındaki Kral III. Mswati'nin bugün 12 eşi ile 16 ve 17 yaşlarındaki 2 nişanlısı (yani henüz hamile kalmamış eş adayları) var. Ve "henüz" ya da "sadece" 24 çocuğu! Dünya ne hale geldi yarabbi; kralın eşlerinden ikisi sıkılıp saraydan kaçmasın mı? Birini muhafızlar yakalayıp geri getirdiler. Kızın annesi kıyameti kopardı, mahkemeye başvurdu. Ancak kral hakkında dava bir yana, soruşturma bile açılmadı. Ya da açılamadı.
BAKİRELERE SEKS YASAĞI
Son iki eşin öyküsü ilginç olduğu için aktaralım. Hani, yazının başında Swaziland'da bakirelere ve dullara 5 yıl "seks yasağı" getirildiğini söylemiştik ya; o kararın halka duyurulmasından ve uygulamaya konulmasından bir hafta sonra III. Mswati'nin yeni bir nişanlıyı (17 yaşındaki Nonsetselelo Magongo) koynuna aldığı ve hamile bıraktığı saraydan sızdırıldı. 300 bakire, sarayın kapısına dayanıp protesto gösterisine kalkıştı. "Kral bile olsan yasaların ve geleneklerin üstüne çıkamazsın" diye bağırdılar. "Tamam" dedi kral, "Haklısınız, cezam neyse ödeyeceğim. Yeter ki bağırıp çağırarak beni halkıma ve dünyaya rezil etmeyin..." ("Dünya"dan kastı, öksürse duyulacak Güney Afrika ve de oranın başkenti Johannesburg'taki hınzır gazeteciler.) Uzun pazarlıklardan sonra bir öküz karşılığı cezası bağışlandı. Kraliyet çiftliklerinden bir öküz gönderildi protestocu bakirelere. Aynı şekilde, 12'nci eş için de bakirelerin saraya dayanmaları beklenmeden bir öküz daha yollandı. Kralımız sadece haremini genişletmeye değil, lükse de meraklı. Yaşam ve yönetim felsefesini hiçbir düşünürün aklına gelmeyecek bir cümleyle özetliyor: "Madem kralım, kral gibi yaşamalıyım!" Ve sloganda bırakmıyor, hayata geçiriyor. III. Mswati iki yıl önce Commonwealth (İngiliz Uluslar Topluluğu) zirvesinin ülkesinde yapılması için Londra'dan Wellington'a (Yeni Zelanda) tüm başkentlere dil döktü. Başardı. Zirve arefesinde "hükümeti" ne bir yazı gönderdi: "Ülkemizin imajını parlatmak için bu zirvede konuklarımızın hizmetinde kullanılmak üzere bir Mercedes ile 15 adet BMW satın alınmasına..." Üç günlük zirveden sonra eşlerine dağıttı arabaları. Ardından bir yazı daha: "11 Eylül saldırıları sonrasında dünyanın asimetrik terör döneminde bulunduğu günümüzde, yurtdışı gezilerimde güvenli yolculuk için özel bir jete ihtiyaç duymaktayım. Gereğinin yapılmasına..." Yapıldı. Kanada firması "Bombardier" ile 55 milyon dolarlık (Swaziland bütçesinin yüzde 25'i) "Global Express" modeli bir jet alımı sözleşmesi imzalandı. Avans ödendi. Değişiklik ve ek donanım listesi gönderildi. Ne var ki o günlerde açıklanan bir BM raporu suyu bulandırdı. Kral vazgeçmek zorunda kaldı. Ancak koşullu olarak: Kendisine bir Daimler- Chrysler Maybach (500 bin dolar), eşlerine de 20 adet BMW 5 ve 7 serisi arabası alınırsa. Ayrıca eşleri ve nişanlıları için 9 saray yapımına (13 milyon dolar tutuyordu) ödenek çıkarılırsa... Tüm talepleri yerine getirildi. Bitmedi; geçen nisanda kral hazretleri ülkesinin soylularına ve de komşu ülkelerin protokoluna bir davetiye gönderdi: "37'nci yaşgünü dolayısıyla vereceğim davete sizleri de bekliyorum." Verdi. Faturası: 1.5 milyon dolar. BM'nin raporu ne mi? İki-üç cümle aktaralım: "Swaziland'ın 1.1 milyon nüfusunun en az 200 bini aç yatıp aç kalkıyor. Ülkede hüküm süren kuraklık ve neredeyse nüfusun yarısını etkisi altına alan HIV/AIDS virüsü nedeniyle günümüzde açlık sınırının altına düşen Swaziland nüfusu 500 bini geçti. Onların hayatta kalabilmeleri için acilen 19 milyon dolarlık bir yardıma ihtiyaç bulunuyor." Kral III. Mswati'nin BMW ve Maybach otomobilleri ile sarayları için harcanan paranın epeyce altında bir tutar. ABD Başkanı George W. Bush'un bu İlkçağ kralına tek tepkisi oldu bugüne kadar: "Düşünce ve ifade özgürlüğü ihlaline son verilsin."
BUSH DESTEKLİYOR
Hemen son verdi III. Mswati. Ülkenin tek siyasal tutuklusu, "Halkın Birleşik Demokratik Hareketi" lideri Mario Masuku'yu "Sakın bir daha ağzını açmaya kalkma" uyarısıyla salıverdi. Şimdi Bush memnun. BM onca derdinin arasında Swaziland halkını doyurmaya çalışıyor. Kral III. Mswati ise seks yasağının bitmesini şenliklerle kutlayan halkının gönlünü yeniden kazanmanın keyfini çıkarıyor. Haremine yeni sevgililer, affedersiniz nişanlılar katarak. Ve de eşleriyle dünyayı turlayarak. Geçen ay Küba'daydı. İki günlüğüne ülkesine dönüp eş değiştirdikten sonra Dubai'ye uçtu. Alışveriş için. Sonra Monaco vardı programına göre, ardından Singapur, Hong-Kong ve ABD'nin şimşeklerini çekmezse Las Vegas. Siz de ne kadar kötü niyetlisiniz; kral hazretleri Swaziland'ın dünyada hak ettiği yeri alabilmesi için diplomatik atağa kalktı.