Lübnan asıllı Amerikalı gazeteci Jamal Rayyis Antep fıstığı ile tanışmasını anlatırken gözleri parlıyordu: "Ağabeyim görevi gereği iki yıl Ankara'da çalıştı. Dönüşünde de bol miktarda Antep fıstığı getirdi. Bizde fıstık çok yenir ama bunun lezzeti inanılmazdı. Kim tatsa, hayretler içinde kalıyor, bunun nerede yetiştiğini soruyordu." New York Times gazetesinin muhabiri Gaziantep'te geçirdiği iki gün içinde Antep fıstığını değişik ortamlarda tattı, bu nefis ürünü daha iyi tanımak için Antep Fıstığı Araştırma Enstitüsü'nü gezmek uğruna turistik Antep turundan bile fedakarlık etti. Sadece Jamal Rayyis değildi Antep fıstığına gönül veren. Yaklaşık 40 kişilik grubumuz içindeki çok sayıda yabancıyla birlikte biz Türkler, hepimiz bu fıstığın rengine, lezzetine bir kez daha vurulduk.
FISTIKLI BAKLAVA
Gaziantep'te kısa adı ABİGEM olan Avrupa Birliği İş Geliştirme Merkezi tarafından düzenlenen 'Yemek Kültürünün Beşiği Gaziantep' konulu etkinlikler için bir araya gelmiştik. ABİ- GEM'in Gaziantep fıstığı, bulgur ve baklavayı dünyaya tanıtma programı çerçevesinde dünyanın dört bir yanından medya mensupları ve yiyecek dünyasından kişiler davet edilmişti. Ticaret Odası ve Mozaik Müzesi'nde konuyla ilgili konuşmaların dışında baklava imalathaneleri, Antep Fıstığı Araştırma Enstitüsü ve bulgur işleme tesisleri gezildi. Bu vesileyle Antep'in zengin mutfak kültürünün örneklerini tatma fırsatını da bulduk. Gerçi son zamanlarda dünyanın değişik yörelerinden birtakım egzotik ceviz ve fıstıklar ithal ediliyor ama bir kez Antep fıstığını tanıdıktan sonra diğer tüm fıstık çeşitleri insana yavan geliyor.
PAZARDA REKABET BÜYÜK
Ancak 7 bin yıldır bu topraklarda yetişen fıstığın yurtdışındaki konumu hiç de parlak değil. İran'ın, tadı hiçbir şeye benzemeyen ama iri ve her şeyden önemlisi çok ucuz olan fıstıkları dünya pazarlarını tutmuş. İkinci sırada da Amerikan tipi fıstıklar geliyor. Bu iki ülke de taban arazide bol sulama, gübreleme, ilaçlama sayesinde o şişirilmiş, lezzetsiz fıstıkları üretiyorlar. Bizimkiler ise bozkırda, dağlık, çorak topraklarda yetişiyor, dolayısıyla tadına doyulmuyor. Bir avantajları da, bizim fıstıklarımızın hayatları boyunca gübre, ilaçlama gibi lükslerle karşılaşmadıkları için yüzde yüz organik olmaları. Küçük üreticilerin düşük verimli bahçelerinde yetiştirdikleri fıstık dünya pazarlarında iyi beslenmiş Amerikalı ve İranlı hemcinsleriyle fiyat açısından boy ölçüşemiyor. Ancak gördüğüm kadarıyla üreticilerimiz rakiplerin yolundan gidip verimi artırmak için kolları sıvamaya hazırlanıyorlar. Yabancı meslektaşlarımın da, benim de ortak görüşümüz, fıstıklarımızı olduğu gibi, sahip oldukları üstünlüklerini ortaya koyarak dünyaya tanıtmak ve hak ettiği fiyatlara pazarlamak.
BULGUR ANTEP'TE YETİŞİR
Antep fıstığı Şanlıurfa, Adıyaman ve Siirt'te de yetiştiği halde, Gaziantep'te işleniyor ve buradan pazarlanıyor. Tıpkı bulgurda da olduğu gibi. Ülkemizin bulgur üretiminin yüzde 70'i bu ilimizde gerçekleşiyor. Dünyanın en eski buğdayının bu bölgede yetiştiğini ve 4 bin yılı aşkın bir süredir bu topraklarda bulgur üretildiğini duymak insanı gururlandırıyor. Geçen ay bulgurla ilgili bir yazımda dünyada bulgurun giderek ilgi gördüğünü söylemiştim. Antep'te konunun uzmanları da bunu doğruladılar. Başta Arap ülkeleri olmak üzere bulgurumuza talep giderek artıyor. Ancak Avrupa'da bulgur hâlâ sadece Türk marketlerinde bulunabiliyor. Henüz marketlere girebilmiş değil. 'Yemek Kültürünün Beşiği Gaziantep 2006' toplantılarının, bu güzel ürünün hak ettiği büyük sıçramayı gerçekleştirmesine katkısı olacağını umuyorum. Bir yemekte Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, Gaziantep mutfağını tanıyıp tanımadığımı sordu. Ben de, İstanbul'da kebabın yanı sıra Antep yemekleri sunan restoranlar sayesinde tanıdığımı söyledim. Sofradaki ilk bakışta mercimek köftesi gibi görünen bir yemeği işaret etti; "Peki bunun adını biliyor musunuz?" Kem küm ettiğimi görünce, "Malhıtalı köfte", diye açıkladı. "Mercimek ve bulgurla yapılır." Gaziantep'te kaldığımız sürece hemen her yemekte etsiz ama bulgurla yapılmış bir ya da birkaç köfte vardı ve her biri farklıydı. Nitekim Bulgur Sanayicileri Derneği'nin yayınladığı kitapçıkta, bulgurla yapılan köftelerin sayısının Elazığ mutfağında 10, Antakya'da 12, Adana'da 13, Şanlıurfa'da 15, Gaziantep mutfağında 42 ve nihayet Malatya mutfağında 68 olduğunu okudum. Sadece bu köfteleri tanıtan bir etkinlik düzenlense, ülkemizin en ücra yerinde bile olsa gidip tatmaya hazırım.