Ülkü Erakalın... Onunla yollarımız hemen hiç kesişmemiş, kaderlerimiz karşılaşmamıştı. Oysa o yaklaşık 50. sanat yılını 'idrak ediyor'. Bense 43 yıldır medya denizinde kulaç atmaya çabalıyorum. Sonunda Antalya 2009'da karşılaştık. O yeni filmi Çığlık Çığlığa Bir Sevda'yı sunmaya ve bir Onur Ödülü almaya gelmişti. Bense kim bilir kaçıncı Altın Portakal maceramı yaşamaya... Filmin galasına gittim ve bu adı tam olarak konmamış "Zeki Müren'in son günleri" yorumunu hayli sevdim. Nedenlerini artık film gösterime çıktığında anlatırım. Ama geçerken şunu söyleyeyim: Bu yıl Antalya, bildiğiniz gibi, alabildiğine nostalji yüklü bir şenlik olmuştu. 'Radikal değişiklik' sloganlarıyla başlayan ve her şeyin değişeceğini savunan bir şenlik için şaşırtıcı biçimde... Ve sayısız 60'lar sineması ünlüsü gelip gecelere, törenlere ve korteje katılmış ve halktan büyük ilgi görmüşlerdi. Türkiye gibi hızla değişen, geçmişi pek de merak etmeyen, ortak belleği zayıf bilinen bir toplumda, bu nasıl oluyordu? Bir masumiyet çağı özlemi mi? Her şeyin güvencede olduğu bir sakin limana sığınma dürtüsü mü? Yoksa o çağ ikonlarının hâlâ gözümüzün önünde olan, eskimek bilmeyen güzellikleri mi? Bilinmez ki... Bu ikonlardan birçoğunu yönetmiş ve 110 filmiyle bizlere ünlü Yavuz Turgul filminin adıyla 'Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni' olduğunu göstermiş bir Erakalın da bu efsanenin parçası değil miydi? Bu konuda yaptığım fikir jimnastiğini merak edenler, bu ayın Milliyet Sanat dergisindaki yazıma göz atsınlar lütfen... Onun Onur Ödülü aldığı geceye de gittim. Ama bir sahne şovu sunduğunda Antalya'dan ayrılmıştım. Ancak geçen pazartesi gecesi, Beşiktaş Belediyesi'nin geleneksel hale getirdiği Saygı Geceleri'nden biri ona adanmıştı ve Akatlar Kültür Merkezi'ne gidip izledim. 75 yaşındaki Ülkü ne kadar enerjik ve dinamik gözüküyordu sahnede konuşurken, eski film karelerini yorumlarken veya piyanosunun başına geçip o Yeşilçam şarkılarını söylerken, ne kadar rahattı! Dostlarını sahneye çağırırken veya salonda eksiklikleri hissedilen eski starları anarken, sesinde sevgiyle saygının birbirine karıştığı hissediliyordu. Güzel bir geceydi. Geç olsa da güç olmadan tanıdığım Ülkü Erakalın'a, ben de daha nice yıllar ve yeni başarılar diliyorum.