Son zamanlarda aşk, özellikle gençlik aşkı kavramı garip bir şekilde tartışılıyor. 71 yaşında bir adamla, 17 yaşında bir kızın evliliğini tartışırken, "Aşk varsa saygı duymak gerek," diyenler oldu. Kendilerinden çok büyük adamlarla zorla evlendirilen yüzlerce çocuk yaştaki kızı unuttuk. 14-18 yaş arası çocukların flörtlerine büyük aşklar dedik. İntiharları, cinayetleri aşka bağlayıp, ölüm gerçeğini unuttuk. Unuttuğumuz şeylerden biri de aşkın ne olduğu galiba. Ömrünü tartıştık; beyinle mi, kalple mi olur tartıştık. Ama öyle garip ilişkilerin başlıklarına aşk yazar olduk ki, en basit kavramları toplum olarak oturup yeniden gözden geçirmemiz gerkiyor.
ERGEN AŞKI
İlk kız-erkek ilişkileri genellikle 13-14 yaşlarında başlar. Bu yaşlarda flört adeta bir oyundur ve daha çok içlerinde yaşarlar. Yüzeysel, beğenme ile sınırlı ve kısıtlıdır. Genellikle kalabalıkta, grup içinde birlikte olurlar. Grup içinde biriyle olmak, bir gururlanma kaynağıdır. Ama buna rağmen kendi cinsleri ile birlikte olmaktan daha çok hoşlanırlar. Değişen etkenler, filmler, diziler ve çevrelerindeki örnekler nedeniyle son yıllarda çocukların, özellikle de kızların daha küçük yaşlarda erkek arkadaş sahibi olmaya özendikleri görülmektedir. Bu durumlarda çocuklara aşırı tepki verip kızmamak ama desteklememek de gerekir. Orta ergenlik döneminde flört daha belirgin hale gelir. Kızlar kendilerini daha erken hazır hissederken (15-16 yaş), erkekler birkaç yıla gereksinim duyarlar. Bu nedenle kız ergenler kendi yaşıtlarından çok, daha büyüklere ilgi duyarlar. Bu ilgi geçicidir. Hazır olmadan flörte başlaması, ergenin arkadaşlarında ve hatta ailesinde bile aranan, beğenilen biri olduğu kanısını uyandırabilir. Ama bu, kazanç değildir. Gelişim döneminde, çeşitli alanlara vermesi gereken ilgisini ve zamanının tümünü buraya vermesine neden olur. Bu ise ergenin geleceği açısından olumsuzdur. Uygun zamanda, kendi yaş grubu ile hissederek ve sık değişimler olmadan yapılan flört, ergenin geleceğe hazırlığında etkilidir. Ergenlik döneminde flört, ergenin kişilerarası ilişkileri ve sosyal rolleri denemesini sağlar. Kendisi ve karşı cins hakkında çok şey öğrenmesi açısından yararlıdır. Gördüğünüz gibi burada bahsedilen şey, karşı cinse ilgi duymaktır. Çoğunlukla da değişir. Bu nedenle çocukluk dönemindeki bu ilginin adına flört diyoruz. O nedenle bazı kurallar, sınırlamalar getiriyoruz. Yine bu nedenle çocukluk yaşında olan bir genç kız ile (18 yaş altı) ilişki kuran kişi ondan beş yaş büyükse bunun adına taciz deniliyor, pedofili deniliyor. Yani aradaki yaş farkından çok, kızın çocuk olması önemli. 14 yaşında bir çocukla 19 yaşında biri ilişki kurarsa bu da kabullenilmez. Hangi aşktan bahsediyorsunuz? Bir çocuğun güce, olgunluğa olan hayranlığına mı aşk diyorsunuz? Yoksa yaşlı bir adamın bir çocukta aradığı gençliğe, sapkınlığa, yeniden kendini ispata mı? Benzer sahneler olan filmlerde ağladığınızı, zavallı çocuk diye kızdığınızı da mı unuttunuz?
AŞKIN GÜCÜ VAR MI?
Artık bu konuyu konuşmak gerek. Sanırım özellikle kızlarımızı yanlış öğretilerle büyütüyoruz. Onlara "Kadın isterse yapar, aşkın, sevgini gücü her şeyi halleder," diyoruz. Genç kızlardan çok sayıda mail alıyorum. "Erkek arkadaşım beni dövüyor," "Erkek arkadaşım alkol ya da madde alıyor," "Erkek arkadaşım yalan söylüyor," "Erkek arkadaşım beni aşağlıyor, küfür ediyor," diyen mailler... Ve hepsi soruyorlar: "Biliyorum aslında iyi biri, bunları istemeden yapıyor, ona nasıl yardım edebilirim?" Yardım edemezsin, bunları yapan kişi değişmez, sorunları vardır ve profesyonel yardım almalıdır. "Yapacağın en doğru şey bunu ona söylemek ve uzak durmak," dediğimde kızıyorlar. "Ben seviyorum ve sevgimle başarırım," diyorlar. Sonuç, hüsran oluyor. Aşkın bu tür bir gücü olmadığını, sizi döven, aşağılayan birinin sizi sevmesinin mümkün olmadığını, aşkın en büyük göstergesinin size ve kişiliğinize, haklarınıza saygı olduğunu önce öğrenip, sonra gençlere anlatma zamanı gelmedi mi?