Üniversite sınav sonuçları açıklandı. Aralarında, bir kısmı sınava hazırlanmadığı için, bir kısmı ise olanak bulamadığı için kazanamayanlar var. Üniversite sınavına giremeyenler de var. Kazananlar ise tercihlerini yaptı. Tercihlerini bilerek, isteyerek yapanların sayısı, kazananların sayısının yanında çok az. Sınava hazırdılar, ama hayata hazırlar mı? Kazanamayanlar için de aynı soru geçerli. Biz çocuklarımızı sınavlara hazırlıyoruz ama hayata hazırladığımız çok söylenemez. Birçok anne baba, çocuklarının sorumluluk almadığından yakınıyor. En çok duyduğum şikâyet: "Kaç yaşına geldi, artık ödevdi, odasını toplmaktı gibi şeylerin sorumluluğunu anlaması gerekir," oluyor. Konuştuğunuz zaman bunların küçüklüğünden beri her türlü gereksinimlerinin aile tarafından karşılandığı, mutfaktan suyun bile eline getirildiği çocuklar olduklarını görüyorsunuz. Okulda sorun çıkmış, ders çalışmamış, aile çözüm aramış. Öğretmen tutmuş, sosyal hayatını bırakmış, oturmuş onunla birlikte çalışmaya çalışmış. Bazen bunlar da yetmemiş, aile öğretmenlere rica etmiş, yeni okul bulmuş, sınıfta kalmanın bu denli zor olduğu bir sistemde bile hiçbir katkısı olmayan çocuğun yıl kaybetmesini engellemiş. Arkadaşlarıyla çevresiyle sorunları olmuş, aile haksız olduğu halde onu savunmuş, korumuş. Sonra birden belli bir yaşa geldi diye kendi kendine, "Ben artık bunları kendim yapmalıyım!" demesini beklemek, hayal kurmaktır. Kendi başına bakkala bile gitmemiş kaç çocuk var biliyor musunuz? Yaş sadece büyür. Olgunlaşma, öğrenme ise eğitimle, alıştırmakla olur. Bunu yapması gereken de ailelerdir. Tüm bunları "Çocuğa olan sevgimizle, ona kıyamamakla," açıklamak mümkün değildir. Genellikle aileler, bu tür yakınmalarla geldikleri zaman, çocuklarına sorumluluk kazandırmamızı ve hayata hazırlamamızı istiyorlar. Onlara bizim yapabileceklerimiz yanında, onların yapması gerekenleri anlattığımızda ise çoğunlukla, "Kendisinin halletmesi için nasıl bırakırız, yapamaz sonra," diyorlar. Aslında çocuğa öğrettikleri ve yakındıkları şeyi yapıyorlar: "Ben bir şey yapmayayım, başkası sorunu çözsün." Oysa hayat böyle değil. Ve biz belki de kendimiz hayata yeterince hazır olmadan başladığımız için, çocuklarımızı da hayata hazırlamadan büyütüyoruz.
NAR TANELERİ
Bir de herhangi bir ailenin yetiştirmediği çocuklar var. Onlar Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) bünyesinde büyüyor. Onların adına işlerini yapacak bir aileleri olmadığı gibi, onlara hayatı öğretecek bir aileleri de olmayan çocuklar... Devlet korumasında, çoğu kez toplum tarafından acınarak ama aynı zamanda uzak durularak büyüyen çocuklar... Kalabalıklar içinde, görevlilerden alabildikleriyle hayata hazırlanmaya çalışan çocuklar... İşte bu çocuklar için bir proje başlatılmış. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun teknik ve mali yürütücülüğünde, SHÇEK ve Türkiye İş Kurumu'nun işbirliğinde, Boyner Holding ve Grup Şirketleri'nin önderliği ve Türkiye Personel Yönetimi Derneği'nin ortaklığıyla yetiştirme yurtlarında yetişmiş ya da çeşitli destekler almış 18-24 yaş arası genç kadınların güçlenmeleri ve istihdama katılımlarını kolaylaştırmak için 'Nar Taneleri' projelerinin ilki Ankara'da tamamlanmış. Şimdi 1 Ağustos'ta projenin İstanbul ayağı başlayacak. Proje, Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü'nün desteği, konuyla ilgili kadın, gençlik ve eğitim alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla yürütülüyor. Nar Taneleri Projesi, genç kadınların mesleki becerilerinin geliştirilmesi, cinsiyete dayalı ayrımcılıktan kaynaklanan sorunlarının çözümüne katkı sunulması ve işgücü piyasasına katılımlarının desteklenmesi için eğitilmelerini ve mentorluk (ablalık) sistemini de işleterek bu genç kadınların sosyoekonomik açıdan yol göstericilerle birlikte yetiştirilmelerini amaçlayan bir proje. 2013 yılına kadar sürecek bu projede belki sizlerin de bir tuzu olur ve evdeki çocuklarımızı da sınavlara hazırlarken, hayata hazırlamayı da unutmayız.