Okan Bayülgen uzun zamandır ihmal ettiği sinemaya dönüyor. TV kişiliklerinin sinema yapması, Batı'da olduğu gibi bizde de bir olaydır. Bu açıdan, bu film ilgiye değer ve sanırım belli bir kitleye de ulaşacak. Ama insan filmin kaçırılmış bir fırsat olduğunu düşünmeden edemiyor. Hele ilk yarıda (aslında üçte bir demek gerek) yakalanan başarının sonradan nasıl cömertçe harcandığını gördükten sonra... Açılış gerçekten de hoş. Ve aslında bir tür modern Kemal Sunal güldürüsü olan filme çok kıvrak bir başlangıç oluşturuyor. Dev bir binanın dev camlarını silmekle görevli bir şirketin Anadolu kökenli iki işçisi, hem konuşup hem işlerini yapmaya gayret ediyorlar. İçlerinden İmdat'ın TV tutkusu, onu sürekli içeri baktırıyor ve duvardaki ekranlarda ne görürse izliyor: Kim bilir kaçıncı kez oynatılan Yeşilçam klasiği
Pamuk Prenses ve 7 Cüceler'den Türk usulü televizyonculuğun en tipik programlarına... Bu arada, binadaki TV kanalının işini kaybetmek üzere olan ve umutsuzca reyting peşindeki genel müdürü Berk, camın dışındaki bu TV meraklısı gözü seziyor. Giderek onun hoşlandığı programların reyting listelerindeki yükselişini de fark ediyor. Onu kiralayıp, bir tür reyting avcısı haline getiriyor. Ve kanalın popülerliği yükselişe geçiyor. İlk bölümdeki hızlı anlatım, Okan Bayülgen'in çok iyi etüd edilmiş kompozisyonu, yan oyuncuların canlılığı ve belli bir mizah duygusu, seyirciyi tavlamaya yetiyor. Ama sonra garip bir şey oluyor, film adeta ağır biçimde eleştirmeye sıvandığı o TV anlayışıyla bütünleşiyor, kendisi de o programların düzeyine iniveriyor. Çok abartıyla da olsa günümüz televizyonculuğunu özetleyen tüm eğlence, yarışma veya 'reality show' programları (sahi, diziler niye yok?), gerçekten de adeta ülkenin kanalizasyonlarına iniyor: O derece bayağı, giderek iğrenç... Ama film bunlara yeterince mesafeli biçimde veya yeterince zekâyla yaklaşamıyor. Hele TV eleştirisi alanında Amerikan sinemasının, Elia Kazan'ın kilometre taşı olan
A Face in the Crowd filmiyle başlayarak
Quiz Show, Accidental Hero, Ed TV gibi başyapıtları akla geldiğinde.... Aslında ününü TV'de yapan ve hâlâ orada olan popüler bir figür aracılığıyla bu TV eleştirisine sıvanmak iyi fikir. Ama bu tam başarılamamış. Ve de film, tüm cilasına karşın örneğin Atıf Yılmaz'ın
İşte Hayat, Müjdat Gezen'li
Televizyon Çocuğu veya Tunç Başaran'ın
Abuzer Kadayıf gibi popüler filmlerini bile pek aşamıyor.
KANAL-İ-ZASYON **
Yönetmen: Alper Mestçi
Senaryo: Murat Aykul/ Görüntü: Eyüp Boz/
Müzik: Murat Toktamışoğlu, Kemal Kaplanoğlu/
Oyuncular: Okan Bayülgen, Hakan Yılmaz, Aslıhan Gürbüz, Ceren Şekerci, Serhat Özcan, Rasim Öztekin, Erol Günaydın, Hakkı Devrim/ Dada Film yapımı.