ABD'nin eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Matthew Bryza, ABD'de George Floyd'un öldürülmesinin ardından başlayan protestolarından, Türkiye ve ABD'nin koronavirüs (Covid-19) ile mücadelesinden, Türkiye'nin Libya'daki rolüne ilişkin , Demirören Haber Ajansı'na (DHA) açıklamalarda bulundu.
PANDORANIN KUTUSU AÇILDI
ABD'nin Minnesota eyaletindeki Minneapolis kentinde siyahi George Floyd'un polis memuru Derek Chauvin tarafından gözaltına alındığı sırada öldürülmesiyle başlayan protestoları ilişkin konuşan Bryza, koronavirüse rağmen çok sayıda insanın sokaklara çıkarak protestolara katılmasını, "Güçlü bir sosyal reaksiyon" diyerek değerlendirdi. Bryza, "Floyd'un öldürülmesinin ardından ortaya çıkan bu çok derin ve şiddetli duygular, Afro-Amerikalılar için bir adaletsizlik hissini yansıtıyor" dedi. "Pandora'nın Kutusu açıldı" diyen Matthew Bryza, "Bu protestoların koronavirüs salgınına rağmen devam etmesi, insanların bu olay karşısındaki hislerinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor" ifadelerini kullandı.
BU BÜYÜK BİR SOSYAL PROBLEM'
ABD'deki Afro-Amerikan toplumunun, ülkenin kuruluşundan beri beyazlar kadar hakka sahip olamadığını belirten Bryza, "Bu sosyal bir mesele. Haksızlıkları yansıtan derin bir sosyal mesele. Amerika Birleşik Devletleri'nin kuruluşuyla başlayan bir süreç. Başlangıçta kölelik vardı. Afro-Amerikalılar haklı olarak asla refah elde edemediklerini düşünüyorlar. Bu refah seviyesi, gelir düzeylerini, elde edebildikleri sağlık hizmetlerini de içeriyor ve Covid-19'dan beyazlardan daha çok etkileniyorlar. Bu da büyük bir sosyal problem" dedi.
'PROTESTOLAR TRUMP'A POLİTİK BİR UYARI'
Floyd için düzenlenen protestoların ABD Başkanı Donald Trump'a ciddi bir politik uyarı olduğunu vurgulayan Bryza, "Bu Başkan Trump için ciddi bir politik uyarı. Protestolarla birlikte ortaya çıkan çok fazla duygu var. Çok sayıda insan Başkan Trump'ın liderlik etmekte başarısız olduğu kanısında. Trump'ın ABD genelinde güvenilirliği oldukça düştü. Bu protestoların Trump için ciddi bir 'Uyan' çağrısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu şekilde davranmaya devam ederse bir daha seçilmesi zorlaşabilir" dedi. Trump'ın, "Orduyu çağırırım" sözlerini değerlendiren Bryza, "Bu çok tartışmalı bir şey, ABD tarihinde sadece birkaç kez oldu" diye konuştu.
"TRUMP, KORONAVİRÜSÜ HAFİFE ALDI"
Matthew Bryza, ABD Başkanı Donald Trump'ın koronavirüs salgının yeterince ciddiye almadığını ve buna bağlı olarak alınan önlemlerde geç kalındığını ifade ederek, "Trump bunu ciddi bir tehdit olarak, bir salgın olarak algılamakta geç kaldı. Nisan ayında havanın ısınmasıyla virüsün mucizevi bir şekilde yok olacağını, bunun sadece bir nezle olduğunu söyledi. Bazı bilimsel kaynaklardan 2 milyondan fazla ABD'linin ölebileceğini öğrenince de bu sanırım onun dikkatini çekti ancak yine de sorumluluğu üstlenmedi. Trump, eyaletlerin ve yerel yönetimlerin sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini ve önlemleri alması gerektiğini savundu" diye konuştu.
'TÜRKİYE VİRÜSLE MÜCADELEDE ABD'YE BİR MODEL GÖSTERDİ'
"Bence Türkiye, ABD'nin koronavirüsle nasıl mücadele etmesi gerektiğine dair bir model sağladı" diyen Bryza, "Eğer Türkiye'de olduğu gibi etkili bir plana ve önderlik etmek isteyen ulusal lideriniz yoksa, çok fazla vaka ve ölümle karşılaşabilirsiniz. Türkiye'nin bir planı vardı ve bu plana tüm ekonomisini kapatmadan sadık kalabildi. 65 yaş üzerinin sokağa çıkmaması ya da hastalığı en hızlı yayma potansiyeline sahip 21 yaş altı kişilerin sokağa çıkmaması gibi akıllıca kısıtlamalar getirdi. Birkaç ay önce Türkiye en hızlı vaka artışına sahipti ama şu anda Türkiye virüsle en iyi mücadele eden ülke. ABD'nin de böyle bir plana ihtiyacı vardı. Böyle bir plan için de iyi bir lidere ihtiyacınız var" ifadelerini kullandı.
'TRUMP ÇİN'E SERT GÖZÜKMEK İSTİYOR AMA FAZLA İLERİYE GİTMEK İSTEMİYOR'
Bryza, ABD ve Çin arasındaki ilişkilerin, Çin'in meclis toplantılarında Hong Kong'a yönelik Ulusal Güvenlik Yasası'nı kabul etmesi ve koronavirüsle birlikte kötüye gittiğini belirtti. Bryza şöyle devam etti: "ABD-Çin ilişkileri çok kötü ve Çin'in Ulusal Güvenlik Yasası'nı kabul etmesiyle Hong Kong'un özel statüsünü sona erdirmesi bu ilişkileri daha da kötü yönde geliştirdi. Başkan Trump buna bir dizi yaptırımla tehdit ederek karşılık verdi, Hong Kong'un özel ticaret statüsünü geri çekmekle tehdit etti. Bu Çin için de dezavantajlı bir durum çünkü Çin, Hong Kong'u bir para makinesi ya da lafın gelişi bankamatik olarak görüyor. Trump'ın, Çin'i yaptırımlarla tehdit etmesine rağmen en güçlü yaptırımları uygulamadığı görüldü. Trump sert konuştu ancak tehdit ettiği kadar ileriye gitmedi. Çünkü Trump, Şi Cinping'i takdir ediyor. Çin'in dünyada en büyük ikinci ekonomiye sahip olduğunun bilincinde ve bu nedenle Çin ile ticaret önemli. Bence Çin ile ABD arasındaki ilişki, önümüzdeki seçimlere kadar daha da kötüye gidecek çünkü Trump, koronavirüs için Çin'i suçluyor. Kendi başarısızlığını başka bir yere yönlendirme ihtiyacı duyuyor. Trump ve Cumhuriyetçi müttefikleri bu şekilde Çin'i suçlayacaklar. Bu Çin'i öfkelendiriyor ABD'yi koronavirüs için suçlamasına neden oluyor. Yani işler daha da kötüleşecek, ama ilişkilerin durma noktasına geleceğini düşünmüyorum."
'PETROL FİYATLARI, KORONAVİRÜSLE MÜCADELEYE BAĞLI'
Bryza, petrol fiyatlarının koronavirüs nedeniyle düştüğünü ancak ülkelerin normalleşme için adımlar atmasıyla yükselişin başladığını ifade etti. Bryza şöyle konuştu:
"Petrol fiyatları, ekonomiler kapandıkça talep düştüğü için düştü. Petrol üreticileri kendi şirketlerinin üretmeye devam etmesi için alıcılara petrolü ellerinden çıkarmak için ödeme yapmak zorunda kaldı. Sanırım bu dönemi geride bıraktık. Şimdi petrol fiyatlarının yükselmeye başladığını görüyoruz, çünkü ekonomiler yeniden açılıyor, bu da taleplerin artmaya devam ettiği anlamına geliyor. Bugün ve dün itibariyle Avrupa'daki petrol 40 dolarlık bariyeri kırdı. Bu da fiyatların salgının erken dönemindeki ve yılın başındaki fiyatlara daha da yaklaştığını gösteriyor. Salgın ortadan kalkana ve insanlar normal yaşamlarına geri dönene kadar petrol fiyatlarının düşük kalacağını düşünüyorum. Kimse şu anda ne olduğunu bilmiyor ne kadar iyi mücadele ettik bilmiyoruz. Virüs hala dışarıda mı, ikinci bir dalga ya da üçüncü bir dalga olacak mı bilmiyoruz. Ancak petrol fiyatı, koronavirüsle mücadelede başarımızı takip edecek ve bence ekonomik büyümelerin Covid-19 öncesi seviyelere dönmesi biraz zaman alacak ve belki 2 yıl gerektirecek."
"TÜRKİYE LİBYA'DAKİ BAŞARISI İLE ÖVÜLMEYE LAYIK BİR ÜLKE"
Türkiye'nin Libya'da Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni (UMH) destekleyen ilk ülke olduğunu ve İHA ve SİHA'larla askeri başarı elde ettiğini ifade eden Bryza, "Türkiye Libya'da başarılı oldu. Bence övülmeyi hak ediyor, çünkü Türkiye, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan hükümeti destekleyen ilk ülke oldu. Hafter, Libya'yı bölmeye ve ele geçirmeye çalışıyor ve eğer yapabilirse doğu Libya'yı batı Libya'dan koparmak istiyor. Böylece Türkiye, insansız hava araçlarıyla, Libya iç savaşının son aşamasına bir son vermeye ve Hafter'i ateşkes aramaya zorladı. Hafter son günlerde tekrar saldırmaya başladı ancak Rus paralı askerleri Türkiye'nin başarısından dolayı ayrıldı ya da yeniden konuşlandırıldı. Bundan sonra ne olacağı, savaşın devam edip etmeyeceği ya da tarafların bir araya gelip gelmeyeceği aslında Türkiye ve Rusya'ya bağlı. Bunu yapmak isteyen kimse yok, bu yüzden korkarım ki bir süreliğine bu çıkmaz devam edecek. Türkiye'nin istediği şey Libya'yı bir arada tutmak. Libya bir arada kalırsa, Türkiye'nin Libya ile imzaladığı mutabakat devam edebilecek" ifadelerini kullandı.
'PARALI ASKERLER, PUTİN'İN KULLANDIĞI BİR TAKTİK'
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, Suriye'nin ardından Libya'da da paralı asker kullanmasının uzun süredir kullanılan bir taktik olduğunu belirten Bryza, "Bu, Başkan Putin'in gittikçe daha fazla kullandığı bir taktik. Askerler Rus askeri, ama farklı bir marka altındalar. Bunu ilk olarak, Rus birliklerinin girdiği Ukrayna'nın doğusunda ve Kırım'da yaptı. Başkan Putin bunların Rus askeri olmadığını, gönüllü olduğunu söyledi. Bu kurguyu birkaç ay sürdürdü ve sonunda Rus askerleri olduğunu itiraf etti. Sonra Rus birliklerini Suriye'ye ve daha sonra da Wagner şirketinin bir parçası olarak Libya'ya göndermeye karar verdi. Yani bunlar Rus askerleri, ama başları belaya girerse Başkan Putin "Onlarla hiçbir ilgim yok" diyebilecek. Bu durum birkaç ay önce Suriye'de, Deyrizor'da meydana geldi. Wagner grubundaki paralı askerler Amerikan askerlerine ateş açtı ve ABD askerleri yüzlercesini öldürdü. Başkan Putin şikayet etmedi, açıklama dahi yapmadı. Aksi takdirde düzenli Rus birlikleri olsaydı, Amerikan birliklerine ateş açmış olsalardı ve Amerikalılar karşılık vermiş olsaydı, Rusya ile ABD arasında bir savaş olacaktı. Bu taktik Putin'in çeşitli çatışmalarda askeri güç kullanmasına, vekillerini desteklemesine, ancak bu askeri güçlerin Rus olmadığını iddia edebilmesine izin veriyor" dedi.