Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Şairin kitabını kim çaldı?

Beşiktaş'taki Vişnezade parkında Türk şiirinin büyük ustalarının heykelleri bulunuyor: Şair Nigar Hanım, Neyzen Tevfik, Cahit Sıtkı Tarancı, Behçet Necatigil, Orhan Veli, Oktay Rifat, Sabahattin Kudret Aksal, Özdemir Asaf, Necati Cumalı ve Melih Cevdet Anday. Bir de Gürdal Duyar'ın yaptığı şairleri toplu halde gösteren heykel... Cahit Sıtkı Tarancı'nın, Özdemir Asaf'ın, Behçet Necatigil'in, Neyzen Tevfik'in heykelleri Namık Denizhan'ın; Sabahattin Kudret Aksal'ınki ise Yunus Tonkuş'un yapıtı. Melih Cevdet'in heykeli ise Metin Yurdanur imzalı... Melih Cevdet, ölümünden kısa bir süre önce Moda'daki evinde yaptığımız söyleşide Vişnezade parkında bulunan heykelinin öyküsünü anlatmıştı: "Metin Yurdanur bir gün fotoğraf istedi benden. Elimde ne kadar fotoğrafım varsa gönderdim. O heykel de öyle yapıldı. Neden derseniz, heykelin başı için gerekli fotoğraf... Yoksa beden, her insanın bedenidir. Bir gün eşim Suna ile Şişli'ye gidiyorduk. Suna, 'Bak, görüyor musun?' dedi. Pek göremedim. Şoföre sordum, 'Bu heykel kimindir' dedim, 'biliyor musun?' 'Atatürk'ündür' dedi. Çünkü bizde heykel denince Atatürk akla geliyor." Üstadın söylediği doğrudur ve de haklıdır. Heykel, bizim toplumun pek alışageldiği bir sanat değil. Kırılır, sökülür, çalınır. Mesela Orhan Veli'nin Rumelihisarı'nda bulunan heykelindeki kuş dokuz kez çalınmıştır. Şimdi de yerinde midir, gidip bakmak gerek. Hadi kuşu anlarım da, bir şairin elindeki kitabı kim çalar ya da kırıp bir köşeye atar? Kitaplık dergisinin eylül sayısında Adil İzci'nin yazdığına göre Vişnezade parkında bulunan Sabahattin Kudret Aksal'ın heykelindeki kitap bir süredir kayıp... Akaretler'den Taşlık'a çıkarken solda, parkın biraz aşağısında bir ev görürsünüz. Kapısında bronz bir tabela vardır: "Sabahattin Kudret Aksal bu evde oturdu." Ne zaman bu evin önünden geçsem Sabahattin Bey'in görüntüsü belleğimde canlanır. Hafif kamburu çıkmıştır, gözleri dalgındır, koltuğunun altında meşin çantası parka doğru yürümektedir. Elinden kitap düşürmez. Heykeli de bu görüntünün canlı bir yansıması olarak 10 yıldan beri durmaktadır parkta... Sanki evinden çıkmış da parkta kitabını okumaktadır. Ama ne yazık ki, artık elinde kitabı bulunmakta... Kitapla birlikte şairin parmak uçları da... Adil İzci'nin sorduğunu bir kez daha yineleyeyim: "Bir bronz yontunun elindeki kitabı kim(ler) neden kırar(lar)? Kıran(lar)ın o sıradaki duyguları nelerdir? O bronz kitabı sonra ne yapar ne eder(ler)?" Faili bir kitap düşmanı mıdır, yoksa heykel katliamcısı? İzci'nin dediği gibi, "olay" ortada. Başka söze gerek var mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA