Geçenlerde katıldığım bir toplantıda bir konuşmacı, AKM'deki son gelişmelerden yola çıkarak "Hükümet kültür yatırımlarında özel sektöre başvurmaktan vazgeçip, sorunları kendisi çözümlemeli," tarzı laflar etti. Ben de şöyle dedim: "Yönetimin sermayeye başvurmasında hiçbir sakınca yok. Çağımızda her ülke böyle yapıyor. Yeter ki bu nevzuhur bir cahil sermaye olmasın, burjuvalaşma eğitimini tamamlamış, kültürü özümsemiş bir sermaye olsun." Ve ekledim: "Türkiye'de önceki kuşağın bir avuç ünlü ailesi ve şimdi onları izleyen yenileri gibi". Kastettiğim büyük ailelerden biri elbette Eczacıbaşı ailesidir. Eğer 40 yıl önce, özlemle andığımız Nejat Eczacıbaşı, İstanbul'un o büyük ihtiyacını hissederek ilk müzik festivalini başlatmasaydı, bugün İKSV- İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı dediğimiz kurum olmayacak ve İstanbul, gittikçe gelişip çoğalarak klasik müzikten sonra caz, sinema, tiyatro, plastik sanatlar (bienal) gibi alanlara da uzanan tüm o festivallerden yoksun kalacaktı. Bunlarsız bir İstanbul'u ve çölleşmiş bir kültür yaşamını düşünmek bile istemiyorum. İşte bu yıl 40. yılını kutlayan İKSV ve 31. kez yapılacak olan İstanbul Film Festivali, bana tüm bunları düşündürdü. Kurumun Şişhane'deki Salon'unda yapılan basın toplantısı ve kokteyl, nisan ayının o görkemli şenliğini bize duyurdu. Ayrıntısını haftaya vereceğimiz... Festival yöneticisi Azize Tan, tam o gün babasını kaybetmez mi? Elbette katılamadı ve programı sunmak, yardımcısı Kerem Ayan'a kaldı. O da bu işi gayet iyi yaptı. Babasının kurup amcasının devam ettirdiği bu çabayı ikisinin de vefatından sonra yüklenen İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve film festivali ana sponsoru Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşıgil, kısa ve özlü konuşmalar yaptılar. Genç kuşağın bir özelliği de bu: Kısa ve özlü konuşmak... Tasvip etmediğimi söyleyemeyeceğim! Bu arada Bülent Bey'in yine Emek'i anarak "Bu yıl da Emek'siz geçireceğimiz bir festival," demesi çok anlamlıydı. Şurası kesin: Emek'in korunması için çaba harcayanlar, özellikle festival tutkunları. Yani 30 yıl boyunca tüm sinemasal eğitimlerini burada alanlar ve bu güzel salonu artık eski okulları gibi görenler. Bülent Bey son durumu anlattı: Birkaç hafta önce Bakan Günay, Kamer İnşaat'la Bülent Bey'i çağırmış ve Kamer'den projeyi "Emek'i yükseğe almaktan vazgeçecek şekilde" değiştirmesini istemiş. Şimdi bu plan bekleniyormuş. Kamer yetkilileri, değişikliğin yine uzun bir yasal süreç getireceğini söyleyince, Ertuğrul Günay "Siz yapıp getirin, ben destek olurum," demiş. Günay'a bu olaya biraz gecikmeyle de olsa sahip çıktığı için teşekkür ediyor ve o gün Bülent Bey'in dediği gibi, Emek sorununun da AKM'ye benzer bir mutlu sona erişmesini diliyorum.