Evet, bir kez daha, elveda TRT... Tıpkı Radyo-3'de yedi yıl çok severek yaptığım Geçmişten Günümüze programı 1993'te (Radyo o zaman tümüyle klasik müzik yayınlamaya karar verdiği için!) kaldırılınca...Veya Alin Taşçıyan'la sunduğumuz Sinema Büyüsü'yle birlikte, TRT-2'de 20 yıllık sinema kuşakları sunma serüvenim bitince olduğu gibi... Hayrettir: Bunca yıldır (yani 46 yıldır) hiçbir gazeteden kovulmadım. Hep ben ayrıldım. Ama TRT, beni tam üçüncü kez kapı önüne koyuyor! Bu girizgahdan kuruma çok kırgın olduğumu düşünmeyin!... TRT bir devlet kurumu. Sonuç olarak devlete ne kadar kızabilirsiniz ki... Bir aydın olarak onu elbette eleştirebilir, kimi uygulamalarını yanlış bulabilirsiniz. Ama hem bu eleştiriyi edepli biçimde yapmak gerekir. Hem de eleştirdiğiniz konunun kişisel şikayetlerden çok; insan hakları, çokseslilik, demokratik uygulamalar ya da fikir özgürlüğü gibi genel konularda olması çok daha doğrudur. Son maceraya gelirsek... Yeni açılan TRT-Müzik'te bir klasik müzikaller kuşağı sunma önerisi alınca çok sevindim ve hemen kabul ettim. Klasik sinema örnekleri, ülkemizde hemen hiç görülemiyor. Ne bir Sinematek var, ne Paris, Londra veya New York'daki gibi bu filmleri de gösteren Sanat ve Deney Sinemaları. Ne de onca kanal arasında klasik filmlere metodik biçimde yer veren tek bir kanal. Üstelik müzikal, çok sevilen bir tür. Çünkü artık yapılmıyor. O eski müzikaller de, tıpkı westernler gibi, geçmişte kaldı. Ama onlara karşı özlem ve sevgi bitmedi. Hepsinin DVD'leri, box'ları çıkıyor (ama bize gelmiyor). Aralık ayındaki uçuşlarımda, bizim THY'nin bile film programına iki müzikal aldığını görmeyeyim mi? Bizim gösterdiğimiz başyapıt Singin' in the Rain- Yağmur Altında. Ve göstermeyi tasarladığımız West Point Story. İkisi de 60 yaşlarını geride bırakmış klasikler... Böylece eylül sonunda gösterilere başladık. Ve bir avuç güzel film sunduk. TRT çok hevesli gözüküyordu. İstediğim filmleri alıyor, şarkıları bile çevirtiyor, yine rica ettiğim gibi iri puntolu altyazılarla, kolay izlenir hale getiriyorlardı. Birkaç teknik hata dışında, her şey olaysız sürüyordu. Ama yeni yıl program akışında bizim kuşağın olmadığını öğrendim. Aslında bana bir açıklama yapılmadığı için, tam nedenini bilmiyorum. TRT-Müzik birden gözde bir kanal olmuştu. Çok kişi ve sanatçının gözünün olduğu... Bizdeki kadar müzik çeşitliliği ve zenginliği taşıyan bir ülke için, bu çok doğaldı. Belki onca talep karşısında bizim kuşağa yer bulamadılar diye düşündüm. Oysa benim naçizane düşünceme göre, asıl malzemesi müzik ve dans olan bu kuşak, kanalın ruhuna gayet uygundu. Onca bizden müzik arasında, yayına evrensel bir çeşni katıyor, onun kültürel yanını destekliyordu. Yapımcım sevgili Jülide Yavan ise bana kuşağın sadece bütçe sorunları nedeniyle kalktığını söyledi. Filmler bir özel şirket aracılığıyla alındığı için, maliyet sorunlarını hiç bilmiyorum ve zaten işin bu yanına karışmak, benim görevim değil. Her neyse... Şimdi elimizde kalan son iki film var. Bu pazar gecesi sunacağımız Till the Clouds Roll By- Bulutlar Geçinceye Kadar. Sayısız şarkıcının katıldığı parlak bir Jerome Kern (besteci) biyografisi. Ve de gelecek pazar, veda filmi olarak sunacağımız, tam altı Oscar'lı başyapıt Paris'te Bir Amerikalı. Sonrası yok. Belki filmler tekrarlanacak (ikişer gösterim hakları olduğu için). Ama göstermeyi umduğumuz birçok müzikali ekrana getiremeyeceğiz. Ben yine de TRT'ye teşekkür etmek istiyorum. O bir avuç filmle, onlar bilmeyebilir ama ben biliyorum, çok kişiyi mutlu ettiler. Daha önemlisi, böyle bir şeyin, yani tematik bir klasik sinema kuşağının pekala yapılabileceğini gösterdiler. Zaten böyle bir çaba başka bir kurumdan beklenebilir miydi?
BENİM GÖZÜMDEN YILIN EN İYİLERİ
Her yıl adet olduğu üzere, her yerde yapılan 'en iyiler' seçmeleri arasında filmler de yer alıyor. SİYAD'ın 16 Ocak gecesi yapılacak törende açıklayacağı ödüller beklenirken, ben Türk sinemasına genel bir bakışı bu ayın SİNEMA dergisinde yaptım. Gazete okurları için, sadece en iyi 10 Türk filmi listemi vermek istiyorum:
Bir Zamanlar Anadolu'da- Nuri Bilge Ceylan/ l Dedemin İnsanları- Çağan Irmak/
Gişe Memuru- Tolga Karaçelik/
Kaybedenler Kulübü- Tolga Örnek/
Entelköy Efeköy'e Karşı- Yüksel Aksu/
Gölgeler ve Suretler- Derviş Zaim/
Saç- Tayfun Pirselimoğlu/
Press- Sedat Yılmaz/
Nar- Ümit Ünal/
Atlı Karınca- İlksen Başarır. SİNEMA'da gelecek ay da yılın yabancı filmlerine bakacağım. Ama en iyiler listemi burada vermiş olayım:
Hugo- Martin Scorsese/
Siyah Kuğu- Darren Aronofsky/
Ömrümüzden Bir Sene- Mike Leigh/
Bir Ayrılık- Aşgar Ferhadi/
İçimdeki Yangın- Dennis Villeneuve/
Pina- Wim Wenders/
Paris'te Geceyarısı- Woody Allen/
Daha İyi Bir Dünyada- Susanne Bier/
Biutiful- Alejandro Gonzales İnarritu/
Zoraki Kral- Tom Hooper
BRAVO TÜRK GEN ÇLERİ
Sarkozy'nin başını çektiği akıl almaz düşmanlıkla uğraşırken, geçen salı üç frankofon Türk gencinin Hürriyet'te tam sayfa verdiği Fransızca ilanı coşkuyla karşıladım. Mükemmel bir Fransızca'yla yazılmış, bir yanlış tekrarın ötesinde hiçbir hatası olmayan, tersine derdimizi en yüksek düzeyde incelikle anlatan bu ilan, keşke hükümetin desteğiyle Fransız gazetelerine de verilebilse. Bu girişimi yapan Sorbonne Siyasal Bilgiler öğrencisi Nil Eyüboğlu, aynı fakülte öğrencisi Türk-Suriyeli Melisa Atassi ve Kanada- Montreal McGill öğrencisi Sinan Kesova'yı yürekten kutluyor, ömür boyu başarılar diliyorum.