Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Nem sınavından geçme yolları

Yarın oy verileceği için büyük çoğunluk şehirde sıcakla boğuşuyor olacak. Daha da beteriyse, en çıtır gevreği iki dakikada hamurlaştıran, insanı yapış yapış edip nefes aldırmayan nem. Peki nasıl baş etmeli?

Geçen akşam bir restoranın bahçesinde oturuyorduk. Önden zeytinli yufka cipsleri söyledik. Evde de yapması çok kolay olan bu elemanların özelliği, çıtır ve gevrek olmaları. Yine öyleydi. Birincisi.
Bir dakika sonra aldığım ikinci daha az çıtır, iki dakika sonra aldığım üçüncü hiç çıtır değil... Üç dakika sonra ağzıma attığım dördüncü yufka cipsi ise basbayağı yumuşaktı. Cipsler, gözümüzün önünde nemle savaşa yeniliyordu.
Bilmediğimiz şey değil. Kuruyemişler de nemden hemen tazeliğini kaybeder. Ama ilk lokmadan ikinci lokmaya; sadece birkaç dakika içinde böyle hızlı, bariz, net, böyle göz önünde bir tükenme çok acayipti. Nem, yüzde bin civarındaydı ve yufka cipsleri ağlıyordu!
İnsanlar da ağlıyor. Tatilde değil de şehirde olanlar için sıcak tek başına da zor. Ama rutubetin bu kadar yükseldiği durumlarda, of of of... Çok bunaltıcı, çok nefes aldırmaz bir hava. Çok boğucu, çok ağır...
Yarınki Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanmak için büyük çoğunluk şehirde, bu nemli sıcakla boğuşuyor olacak. Nasıl baş edeceğiz peki? Nasıl ayakta kalacağız?
* İşinizin kıymetini bilin. Çoğu işyeri klimalı ve bazısı omuza hırka/ceket/şal almayı gerektirecek kadar serin. Birikmiş işleri hafifletmek için daha doğru zaman olamaz.
* Evde klima varsa, mümkünse hiç dışarı çıkmayın. Bir şeyler okuyun, bir şeyler seyredin, temiz çarşaflar serip güzel bir uyku çekin. Yoksa, taktırın. Son derece makul fiyatlı olanlar ve sessiz çalışanlar var, hayat standardınızı anında yukarı çekiyorlar.
* Evde gittiğiniz her köşeye çevirebileceğiniz bir vantilatör bulundurun. Oturtun karşınıza, üflesin.
* Çantanıza en ufak pırpır boylardan bir tane atın. Toplu taşımada, öğle yemeğinde, gün içinde yoldaşlık eder, sakinleştirir.
* Yelpaze kullanın. Daima işe yarar. Üstelik eski model retro ve nostaljiklerden, kediye, bayrağa, pamuk helvaya, çok sempatik yelpazeler satılıyor.
* İstanbul'un serinliği yıllar içinde test edilmiş köşeleri var: Kandilli'deki Suna'nın Yeri iyi eser, Kanyon uçurur, Tünel-Karaköy arası evladiyelik tünel daima serindir... Böyle namlı noktalara sığının.
* AVM'lerin çok meraklısı olmasak da bazen hayatı kolaylaştırıyorlar işte. Nemin çıldırttığı anlar da onlardan. Uzakdoğu'da böyle: Hava öyle sıcak ve yapışık ki, sokakta dolaşmak diye bir şey yok. Alışveriş merkezleri birbirine bağlı, birinden ötekine geçmek için bile dışarı çıkılmıyor ve bütün hayat AVM'lerde yürüyor.
* Sinema salonları da serin konforuyla cennetten bir köşe. Görmek istediğiniz bir film illa bulunur.
* Suyla temas insana yaşam enerjisi verir. Adalar'dan Kilyos'a, Boğaz'dan Caddebostan'a, İstanbul civarındaki girilebilen denizler ne kadar azalsa da hâlâ sıfırlanmış değil. Minik bir sandal kiralamanın keyfi çok az şeyle yarışır.
* En iyi tekne, arkadaşınızınkidir. Tekne sahibi ahbabınız varsa, ilişkinizi tazeleyin!
* Denizle mukayese edilmez ama havuz da hiç yoktan iyi tabii. Otellerin, kulüplerin, spor salonlarının havuzları harareti alabilir. Bu alanda da yine en tadından yenmeyeni, havuzlu villa sahibi eş dost elbette!
* Son güzel günlerimiz olduğu söyleniyor ama sular neyse ki, çok şükür ki hâlâ akıyor. Duş candır. Sıcaktan dolmalaşmış ayaklara fıskiyeyle soğuk su tutmak şahane hissettirir. Yüze su çarpmak, saçları ıslatmak, ellerle beraber kolları da yıkamak nefes aldırır, tazeler, bir süre idare eder.
* Vapura/motora binin. Püfür püfür essin. Aynı vapurla/motorla inmeden bir ileri bir geri gidin. Bir daha. Tekrar!
* Elinizin altında klimalı araba varsa, müziği de açın ve gidin gidebildiğiniz kadar. Bilmediğiniz semtler, sonuna hiç gelmediğiniz yollar... Biraz benzin yakacaksınız boşa ama alınan keyfe değer.
* Bol su. İnsanlar üç bardaktan sonra çok su içtiklerini zannediyorlar, öyle değil, çok bol. Atraksiyonlu su. İçine buzdan başka nane, salatalık, limon-portakal dilimi, şeftalikayısı vs atın. Şekil olsun, rayiha ve renk versin.
* Sudan başka şeyler de için, klasikleri çeşitlendirin: Ayrana bol taze nane kıyın. Limonata'ya yine taze nane, taze zencefil katın, belki 'berry'gillerden de birkaç takviye. Kahveleri buzlayın, evde frappe yapın. Çayı buz ve meyve ilavesiyle kokteylleştirin.
* Karpuzu ya da şeftaliyi makineden geçirip buz oyunlarıyla ister frozen'laştırın ister alın size tadına doyulmaz karpuz suyu, şeftali suyu...
* Tatlı iyi bir şey değil ama bu havada dondurma yiyemeyeceksek de niye yaşıyoruz? Özellikle meyveli sorbeler tam cayır sıcak ve ağır nemlik.
* Hafif yiyin ama komple tuzsuz yemeyin. Zaten terleyerek su ve tuz kaybediyorsunuz, hepten çaptan düşersiniz, eliniz ayağınız kesilir.
* Bu sıcakta sokakta, açık havada, ağır şartlarda ya da koşturmacalı çalışanlar var. Onlardan değilseniz, şükredin. Onlardansanız, Allah güç kuvvet versin.
* Instagram'daki yazlık seyahat fotoğraflarını kızıp sinirlenmeden takip edin. Seçimden sonrası için birkaç gün de olsa tatile kaçma imkânı varsa, plan program yapın. Tatilin düşüncesi bile ferahlatır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA