Pazar günü, absürtte zirve denebilecek bir söyleşi okuduk. Milliyet Pazar'ın 'Sofrada Baş Başa'sının elemanları, kadın doğumcu bir karı kocaydı: Banu Bingöl Günenç ve Mustafa Ziya Günenç. Hamilelerin sokağa çıkması gibi gündemik bir polemikten yola çıkıldı sandık, güzel. Ama çift, uzmanlık alanlarına giren bu meseleden ziyade bizim şahitliğimizde bir 'çiftlik' pazarlaması, evlilik terapisi, aşk tazelemesi derdinde gibiydiler: Kadın: "Önce bir doktorla evli olmaktan, sonra benimle evli olmaktan memnun musun?" Erkek: "Gerçeği söylemek gerekirse seninle evli olduğum için çok mutluyum. Sayende pek çok güzellik katıldı hayatıma." Kadın: "Sana benzeyeyim ister miydin peki? Mesela sen felsefe okuyorsun, ben Agatha Christie, Stephen King okuyorum. Yani biraz daha benzeseydi huylarımız, aynı şeylerden zevk alsaydık daha mı çok hoşuna giderdi?" Erkek: "Yo, hayır... Hayatın renkleri seninle beraber tamamlanıyor.(...) Bir hanımla bir erkek, ruhları da uyuşmuşsa bir bütüne yürüyorlar demektir. O bütünü ben seninle hissediyorum." Kadın: "Biz nasıl tanışmıştık hatırlıyor musun? Hadi biraz eski günlerimizden bahsedelim..." Erkek: "Hatırlıyorum tabii. 2001'di. Kapadokya'daki bir kongrede tanışmıştık." Kadın: "Benim çok sevdiğim bir hocam tanıştırmıştı değil mi?" Erkek: "Evet ama asıl kongreyi veren ilaç firması doktorlar arası bir fıkra yarışması düzenlemişti. Ben bir Kayseri fıkrası anlatmıştım." Kadın: "O fıkrayla birinci olmuştun. Dereceye girenlere 80 tane caz albümü veriyorlardı. Biz de bir arkadaşımla katılmıştık yarışmaya, 40-40 paylaşırız demiştik. Üçüncü olmuştuk ama o vermemişti 40 albümü. Ben de biraz üzülmüştüm. O an ne dediğini hiç unutmuyorum: 'Eğer bana adresinizi verirseniz ben bu CD'leri kendime kopyalarım, asıllarını da size gönderirim.' Demek ki aklında varmış..." Erkek: "İsmi gibi hoş bir hanım demiştim içimden. Sen ne düşünmüştün?" Kadın: "Beni piyano meselesi çok etkilemişti." Erkek: "Madem piyano çalmayı bilmiyorsun, neden evinde piyano var?' diye sorduğunda ne cevap verdiğimi hatırlıyor musun?" Kadın: "Hatırlamaz mıyım? 'Ben piyanoyu da, çalan insanları da çok severim. O piyanoyu alırken inşallah bunun başına, bu güzellikte biri oturur, çalar, ben de dinlerim' diye bir dilek diledim. Sen gelecekteki bir noktaya bakar bir şey hayal edersin. Önemli olan, o baktığın noktanın da sana doğru bakmasıdır' demiştin." Erkek: "Evlendik, 10 sene oldu bile. Ve o piyano şimdi bizim evimizde ve sen çok güzel çalıyorsun." Böyle devam ediyor söyleşi... Gerçekten böyle devam ediyor!