Işıklar
kapanıp ilk manken podyumda belirdiğinde, salondan bir uğultu yükselmişti. Niyazi Erdoğan'ın ismini bir önceki moda haftasından bilen biliyordu zaten. Bilmeyenlerse, hafta boyunca adı 'erkek modasında yeni bir soluk' olarak zikredilen tasarmıcıyı merak içindeydi. Defile uğultularla devam etti, alkışlarla noktalandı. 'Piksel' adlı koleksiyonuyla beklentileri boşa çıkarmamıştı Erdoğan. IFW'in yıldızlaşan ismi olmuş, yabancı basının da gözüne girmişti. Erdoğan'ın adını ve markasını duymaya devam edeceğiz. Çünkü ne yaptığını çok iyi biliyor, Niyazi Erdoğan. Mimarlık eğitiminden gelen ciddi bir iş disiplini var bir kere. Yavaş ama sağlam çıkmak istiyor merdivenleri. "Başında ben görünsem de bu bir ekip işi," diyecek kadar egodan arınmış, "Hedefim yüksek pozisyonlara gelmektense herkesin giydiği bir markaya dönüşmek," diyecek kadar da ne istediğini bilen biri. Ne kadar modern olsa da mutlaka 'alaturka' detaylar ve dokunuşlara rastlıyorsunuz tasarımlarında. "Elimde değil, bu benim genlerimde var," diyor. Lokal değerlere gittikçe daha çok önem veren dünya modasınca daha çabuk kabul göreceği şüphesiz.
ERKEK KIYAFETİ TASARLAMAK ZORDUR
Koleksiyonu ise şehirli erkeklerin benzeşen kıyafetlerine son vermeye adanmış bir manifesto gibi adeta. Tulumlar, çift renkli; bol kesimli pantolonlar, bermudalarla kombine edilen kısa kollu gömlekler... Zaten tek tek ürünlerdense stile odaklanmayı seviyor Erdoğan. Şimdilik Akmerkez'deki pop up mağazada ve Nişantaşı'ndaki Boist'te satılıyor. Aralık ayında Galatamoda'da yer alacak. İlkbaharyaz koleksiyonuyla beraber ise çok daha fazla tanıdık mağazada yer alacağına eminim.
- Mimariden modaya nasıl geçtiniz?
- İTÜ'de mimarlık okudum. Moda tasarımını hep istiyordum ama neticede Anadolu'da doğup büyüdüm. Ailemin kabul edeceği bir diplomam olmalıydı. Ortaokulda 'Moda tasarımı yapmak istiyorum,' derdim aslında. Dört yıl mimarlıktan sonra modaya geçmek için arayışlara başladım.
- Moda tasarımı yapacağınızı hep biliyor muydunuz?
- Evet. Ama diploma gerektiğini de biliyordum. Parsons'da yaz üniversitesine katıldım. Burs bulup okumayı planlarken bir arkadaşım benim adıma İTKİB'in yarışmasına başvurmuş. Finale kalınca iş teklifleri başladı. Bir ihracat firmasına girdim. Birkaç yıl sonra da kendi ihracat firmamızı kurduk. Ben de markamı...
- Mimariden modaya geçmenin artı ve eksileri neler?
- Mimari verilerle kısıtlayan, kalıplara sokan bir disiplin. Moda ise 'sen istediğin için öyle olunca' değerli oluyor. Artısı ise disiplinli çalışmaya alışmak.
- Neden erkek tasarımına yöneldiniz?
- Erkekte daha iyi olduğumu hep söylerlerdi. Erkek kıyafeti tasarlamak zordur. Uç noktalara kaçabilirsiniz. Mimarinin burada da artısı var; erkeğin sıkışan kalıpları içinde yaratıcı davranıyorum. Ayrıca erkekte boşluk var. Kadınlar için çok güzel şeyler var ama ben alacak bir şey bulamıyorum.
- Koleksiyonunuzun bu kadar beğenilmesinin sebebi neydi sizce?
- Samimiyeti. Ne söylüyorsam onu yaptım. Parça değil, stil önemli dedim, onu verdim. Styling'i de çok farklıydı.
- Niyazi Erdoğan markasını nerede görmek istiyorsunuz?
- Hedefi yüksek tutuyoruz. Dünyaya açılalım istiyoruz. Hedef hep, çok insanın giymesi. Niyazi Erdoğan ileride insanların ilham aldığı, kimliğini koruyan, rahat giyilen, abartılı fiyatlara satılmayan bir marka olarak kalsın istiyorum. Olmayı hedeflediğim çok zirvede bir nokta yok. Bu bir marka neticede. Doğru planlamak gerekiyor. Japonya'da sokakta veya bir davette birinin giydiğini görürsem, benim için olmuş demektir.