- Niyazi Erdoğan markasını nasıl tarif edersiniz?
- Genç, sokak modasına uygun ama giyenlerin kendi yaratıcılıklarını sergileyebileceği bir marka. Giyenler kendi stilleriyle birleştirsin istiyorum çünkü benim için önemli olan ürün değil, stil. Ben onlara Lego parçaları vereyim, onlar stilleriyle birleştirsin. Bankacısı olsun, bilişimcisi olsun, mesleğinin içinde de yaratıcılığını sergileyebilsin. Kişiselleştirdikleri kaçışları olsun. Ve tabii benden de izler taşıyan bir marka.
- İlham kaynaklarınız neler?
- Artık erkekler hep aynı şekilde giyiniyor. Dar pantolon üzerine bir şey, trençkot, gözlükler, saçlar; aynı. 'Bunun dışında nasıl bir kalıp önerebilirim?' diye düşündüm. Şu aralar 1950'ler ve 60'lar ilgimi çekiyor. Dünyada da 50'lere dönüş var. Çıkış noktam, piksel. 'Ürün tek başına önemli değilse, imajın en küçük birimi pikseldir,' dedim. İkinci koleksiyonumda pikselden bütüne doğru gittim. Bilişim teknolojilerinin başlaması, 2. Dünya Savaşı sonrasına denk geliyor. O zamanki erkeklerin giyim anlayışından esinlendim. Savaştan çıkan erkeklerin stili farklıdır çünkü. Askerde çok şey taşıdıkları için az detay severler. Daha sofistike ve temizdir. Bu koleksiyon da öyle oldu.