Şu Müge Dağıstanlı ve GülşenYüksel'den korkulur! Bu iki kafadar gazeteci, Kanaltürk'teki
İkinci Sayfa programlarına beni ne zaman çağırsalar bir olay oluyor. Öncekinde yüzüme bile bakmadan bana figürasyon rolü verdiler, ben de program bitmeden çekip gittim. Ama ricalarını kıramayıp yeniden katıldım, bu kez de hiç istemediğim şeyleri bana söyletip tüm Yeşilçam'la arama girdiler. Bir daha katılırsam!.. Önce şunu söyleyeyim: Her kendini bilen Türk vatandaşı gibi ben de Yeşilçam'ı severim. Bir ölçüde onunla büyüdüm, tadını aldım, keyfine vardım. Üstelik yıllar sonra kader, beni çoğuyla dost yaptı. Onlarla ne alıp veremediğim olabilir? Antalya'ya da, başka yerlere de gidip tatillerini yapsınlar, bana ne? Parası benden mi çıkıyor? Maşallah her yere, her festivale de çağrılıyorlar. Ne iyi!... Üstelik ben sırf sevmekle yetinmem. Eski Yeşilçam filmlerinin onarılıp kurtarılması için bireysel veya kurumsal, bilinen veya bilinmeyen her türlü çabayı gösteririm. Birçok dış festivalde Yeşilçam'a ayrılan bölümler için film seçtim, yabancı dilerde broşürler hazırladım, bizzat gidip filmleri sundum. Ayrıca onların her gördüğüm yerde resimlerini çeker, bunlarla sergiler açarım. En son Antalya'da bir bölümünü sergiledim, geri kalanları da resimleyip metinler ekleyerek
Yeşilçam/Bugün adıyla bir albüm-kitap yapmaya çalışacağım. Daha ne olsun? Ben o sözleri başka bir çerçeve içinde söyledim. Oradan cımbızla çıkarılıp alınınca, böyle oldu. Programda Müge-Gülşen hemşireler, bana Hıncal'ın geçen haftaki yazısından bir bölüm okudular: Bu yıl yarışan filmlerin çoğunu yapan gençler için 'kente ve yöreye zerre kadar katkısı olmayan birtakım kişilere bedava tatil yaptırmak'dan söz ediyor. Yani, filmleri yapanlar ünlü olunca festivale çağrılır, ama henüz olmayan gençler çağrılmaz. Ağızlarıyla kuş tutsalar da, yaptıkları başyapıt olsa da... Çünkü onlar bedavacıdır, amaçları sadece tatil yapmaktır! Böyle bir düşünce olabilir mi, bu bakış normal sayılabilir mi? Bu sözler yeniden karşıma gelince fıttırdım ve "Eğer bedava tatilden söz edilip bu paralardan tasarruf düşünülecekse, işe öncelikle artık üretime katılmayan, hatta TV dizilerinde bile oynamayan, buna rağmen yıllardır çağrılıp baştacı edilen eski şöhretlerden başlamak gerekir," tarzı bir şeyler dedim. Ani öfkem beni sert bir üsluba itmiş olabilir. İnsanları kırdıysam özür dilerim. Ancak, ben ulusal Yeşilçam'ımızı çok sevsem de sorunlara hep evrensel gözlüklerle bakmaya çalışırım. Son Polanski, Kusturica veya Antalya tartışmalarında da öyle yaptım. Gezip gördüğüm, yıllardır izlediğim dünyanın ünlü festivallerinde olup bitenleri kıstas aldım, dünyada geçerli ilkeleri ölçüt aldım ve öyle bakmaya çalıştım. Alınan alınsın, ama temelde yanıldığımı sanmıyorum.