Önceki gün endişeliydim.
Çünkü AK Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı'na bomba atmıştı kahpeler.
Saldırı malum örgütten.
Suriye'nin tetikçisinden yani.
***
Bir gün sonra daha çok sinirlendim.
Bazılarının medar-ı iftiharı,
'bidon kafalı'nın da mucidi olan
Yılmaz Özdil efendi saldırıyı hafife alan, hatta dalga geçen bir yazı kaleme almıştı…
AK Parti Genel Merkezi'ne sanki teröristler saldırmamış da çocuklar maytap atmış gibi Yılmaz bey,
"Roketli lav füzesi bombası fırlatıldı" diye açıkça alay etti.
Yetmedi,
"İnsanlık tarihinin en vahşi terör saldırısı gerçekleştirildi. AKP binası suikasta uğradı. Camı kırıldı" diye dalgasını geçti.
Hızını alamamış olacak ki,
"New York'taki kulelere uçakların dalması bile bunun yanında solda sıfır kalır" dedikten sonra yazısını
"AKP binasının balkonuna Patriot bataryası yerleştirilmesini öneriyorum" şeklinde bitirdi.
***
Başbakan boşuna kızmıyor…
Bu ne sorumsuzluk!
CHP Genel Merkezi'nde mantar tabancası patlatılsa kıyameti koparırlardı.
Kızmakta haksız değilim.
Ne olursa olsun, böylesine ciddi bir saldırıyla dalga geçilmez.
El Muhaberat'ın ele geçirdiği, General
Refik Şahada'nın kumanda ettiği DHKP-C de bildirisinde,
"İki el bombası bir lav halkın adaleti oldu, patladı karargâhlarınızda" demişti.
***
Daha sonra eli kanlı örgütün bildirisi ile CHP Tunceli Milletvekili
Hüseyin Aygün'ün örtüşen açıklamalarını görünce tansiyonum iyice yükseldi.
***
Örgüt elemanlarına
'çiçek çocuk' muamelesi yapan CHP'li Hüseyin Aygün ise Twitter'dan örgütü aratmayan kin ve nefret kustu:
"1000'lerce öğrenciyi, 40 küsur avukatı, 100'lerce KESK'liyi tutuklarken; Herkese gaz sıkarken; Grup Yorum elemanının kulağını patlatırken; Gazetecileri işten atarken senin yaptığın 'terörizm' değil miydi?
Türkiye'de en büyük terörist sensin"
Bu sözler zıvanadan çıkmama sebep oldu.
Terörist ağzıyla arasında ne fark vardı ki?
***
Ama önceki gün gelen haber moralimi düzeltti…
Yüzüm güldü.
Hem sevindim hem de gururlandım.
Biliyorsunuz İsrail üç yıl sonra Türkiye halkından özür diledi…
Üstelik
Mavi Marmara'da şehit ettiği vatandaşlarımız için tazminat ödemeyi ve
Gazze'deki ablukayı kaldırmayı da kabul etti…
***
Dünya ile bağı kesilen Filistinlilere insani yardım götüren gemide İsrail askerinin kurşunlarıyla şehit olan
Cevdet Kılıçlar, Necdet Yıldırım, İbrahim Bilgen, Ali Haydar Bengi, Cengiz Akyüz, Çetin Topçuoğlu, Cengiz Songür, Fahri Yaldız ve
Furkan Doğan yattığı yerde rahat uyuyabilir artık.
***
'Barış' umutlarının yeşerdiği şu sırada
'şımarık çocuk' İsrail'in
'özür dileyerek' hizaya gelmesi az buz şey değil…
Dünyada birinci haber olan
'İsrail'in özrünü' bizimkiler nasıl görmüştü acaba…
Bu kez de ona taktım.
Malum gazetelerde ben birşey göremedim, siz gördünüz mü?
Belli ki Türkiye'ye verilen önemi gösteren bu özür içimizdeki İrlandalıları sevindirmedi.
Muhalefet ise dilini yuttu…
Ama benim keyfime diyecek yok.