Her gün tıraş olurdum.
Şimdi sakal bıraktım…
Çünkü yüzüm rahatsız.
Burnum ve çevresi kızardı.
Doktorum 'Roza'ya yakalandığımı söyledi.
Hoca moralimi yüksek tutmak için rozanın Türkçe'de "gül" anlamına geldiğini söyledi.
Böyle başladık antibiyotik tedavisine.
***
Sabah akşam aksatmadan ilacımı kullandım.
Kızarıklıklar geçeceği yerde aksine yaraya dönüştü…
Yeniden doktoruma gittim.
Bu kez iki doktor baktı
'gülüme'.
"Stres yapma, sıcaktan ve güneşten uzak dur.
10 gün sonra da kontrole gel" dediler.
Geçmedi.
Yine doktora gittim.
Bu kez
'tıraş olma' dendi.
Mecburen antibiyogram yaptılar.
Mikrobu hangi antibiyotiğin önleyeceğini belirlemeye yönelik bir çalışma yani…
***
Meğer antibiyotiğin gücü kadar, bakterilerin de zekası varmış..
Önceden alınan antibiyotikleri bakteriler tanırmış.
Ve antibiyotikle şaşırtmaca oynarlarmış.
Hatta o ilaca karşı kendilerine duvar bile örerlermiş.
Ancak uzman doktor kontrolünde kullanılan antibiyotik, proteinle beslenen bakterileri yok edermiş.
Doktor kontrolündeyim yani.
Peki, ne alaka?
Anlatayım.
***
Malum yıkıcı ekip, şu sıralar TSK'daki olağan istifalar üzerinden hükümete vurarak amacına ulaşmaya çalışıyor.
Tıpkı antibiyotikle savaşan yüzümdeki virüslere benziyorlar.
Direniyorlar,
Uslanmayacaklar da...
Bugün TSK, Bakalım yarın hangi konu manşetlere çıkacak…
***
Bunlar geçen ay başka manşetlerle çıktılar,
Bu ay ise Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden hedefe ateş ediyorlar.
Başbakan ve Genelkurmay Başkanlığı açıklama yapıyor,
Ama onlar yine bildiğini okuyor.
***
Başbakan Erdoğan,
Savaş pilotlarıyla ilgili olarak,
"Emeklilik TSK'nın bir rutinidir.
Bu ortalığı karıştırmak isteyen art niyetlilerin gündeme getirdiği bir virüstür" diye haykırıyor.
Genelkurmay'ın ise tepkisi büyük:
"Gündem yaratarak, TSK'ya zarar verebileceğini düşünenler yanılgı içindedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden yapılacak bu girişimlerin ülkemize yönelik en büyük kötülük olabileceği bilinmelidir."
***
"En büyük kötülük…"
Yani hainlik…
Yazılanları başka türlü izah etmek mümkün değil.
İşin Türkçesi bu yani.
Ülkemize kötülük yapıyorlar.
Neyse ki,
Bu virüsler yüzümdekiler kadar akıllı değil.
Onlara küçük bir fiske bile yeter.
Az kaldı az.
***
Ve ne hikmetse TSK'daki rutin emeklilik işlemleri ile aynı zamana denk getirilen yeni bir anket piyasaya sürüldü.
İş aynı ekipten çıktı.
Hayret!
CHP'nin oyu epey yükselmiş(!)
AK Parti'ninki ise düşmüş…
Hayırdır beyler, CHP ne yaptı da oyu 10 puana yakın arttı?
***
Parti içinde hizip desen eskisinden de fazla…
Ulusalcılarla, PKK yanlıları,
İnce Muharrem ile
Sezgin Tanrıkulu kavgalı.
"Yenilikçi" kanadın aşağıladığı, hatta
"sırtımızdaki kambur" dediği takım ise tasfiye ediliyor.
Daha sayabileceğim biryığın olumsuz şey parti tabanında kasırga etkisi yaratmış.
Buna rağmen CHP'nin oyu artmış öyle mi!
Bizim oralarda bu tür tezgahları anlatan güzel bir söz vardır.
Yazıyı onunla bitirelim:
"Yiyeyim o yalanı, illa da inananı."
***
Kim bilir?
Belki de
Ankara Yenimahalle Belediye Başkan Yardımcısı Şenol Balaban'ın
Kanal D'de ballandırarak anlattığı, şu
eski
Yeni Kart muhabbeti anketleri uçurmuştur(!)
Öyle mi Şenol bey?