Bugün yerel seçim gündeminin dışında, farklı bir konuya odaklanalım. İzmir'in değerli kent aydınlarından Tufan Atakişi'nin bir kitabına değinelim.
Önce Atakişi kimdir? Sevgili Tufan Atakişi'yi, "İzmir'in kültür hamallarından" biri olarak görüyorum. Arkadaşlarıyla birlikte, sırtında hep güzel yükler taşıyor.
Bunu hiç yakınmadan; tamamen gönüllü olarak; mütevazılıkla ve aşkla yapıyor.
Bu yönüyle, insanı etkileyen, çok güzel bir İzmirli. Fikir, kültür, dostluk insanı.
Atakişi, ayrıca bildiğimiz, çok sevdiğimiz "35.5" geleneğinden. Yani sıkı ve eski bir Karşıyakalı. Sevgili Tufan Atakişi, tamamen kendi yarattığı imkanlarla; tam 18 yıldır 'İzmir İzmir Kent Kültürü ve Sanat Dergisi'ni yayınlıyor. Ama yine "35.5"luluk tarafını da, hiç ihmal etmiyor. Sekiz yıldır da, 'Karşıyaka Karşıyaka Kent, Kültür ve Sanat Dergisi'ni çıkarıyor. Bu işlerle ilgilenenler iyi bilir; hiç kolay değildir.
Bir dergiyi yıllarca, tam zamanında çıkararak, sürdürebilir kılmak.
Üstelik bunu yaparken, içeriği yüksek, nitelikli bir yayın yaratmak.
İYİ BİR YAZAR
Genelde İzmir, özelde Karşıyaka kent kültüründe, saygın izler bırakan sevgili Tufan; aynı zamanda iyi bir yazar.
Eski İzmir Kartpostalları, İzmirlilerle Paylaştıklarım, Karşıyakalılarla Paylaştıklarım, Karşıyaka Kartpostalları, Karşıkaya Spor Kulübü 100 yaşına giriyor, Bir Zamanlar Smyrna Atakişi'nin, adını bildiğim, yayınlanan kitapları arasında. Atakişi'nin, bir süre önce, yine o zarif imzasıyla, yeni bir kitabı ulaştı elime:
KRALIN İZMİR GÜNLERİ.
Atakişi, Kral I. Konstantin'in hayatından bir kesit araştırmış; İzmir için yeni sayılabilecek, bir bölümü ilk kez yayınlanan siyah beyaz fotoğraflar eşliğinde, bir solukta okunan bir kitap yazmış. Kitap, Yunanistan Kralı I. Konstantin'in, trajik sayılabilecek sürgünde sonlanan hayatından bir bölüm aktarıyor. I. Dünya Savaşı sırasında, Alman yanlısı politikası nedeniyle, 1917 yılında itilaf devletleri ve muhalifleri tarafından tahttan indirilen; üç yıl sonra, bir şekilde yeniden tahta çıkınca; bu kez Anadolu topraklarında giriştiği serüvende, çok ciddi yenilgiye uğrayan Yunan Kralı'nın; hayat hikayesinden bir kesit. Tufan Ataşiki, kitabının giriş bölümüne şu notları düşmüş:
"Konstantin, yaşamı sıkıntı, üzüntü ve başarısızlıklarla geçmiş bir kral. Bilerek veya istemeyerek, belki de baskı altında kalarak, aldığı kararlar sonrası, kendisinin trajik sonunu da hazırladığı bir dönemi sizlerle paylaşmak kolay iş değil. Amacım bir yaşanmışlığı, belgelere dayanarak siz okurlarıma aktarmak. Bir yarayı kaşımak veya tekrar gündeme getirerek, yermek değildi. Bu yüzden sadece bilgi, haber ve fotoğrafları paylaştım."
Tarihçi yazar Osman Aras da, kitaba yazdığı sunumda Yunan Kralı Konstantin'in hüsranını şöyle özetliyor: "Bizans İmparatorluğu'nu yeniden canlandırma hayalleriyle tutuşan zavallı Kral, İngiliz Başbakanı Loyd Corc'un itelemesiyle geldiği Anadolu'da, Sakarya Meydan Savaşı'nı kaybettikten sonra, Eylül 1921'de büyük bir hüsrana uğrayarak ülkemizi terk etmiştir. Bir yıl sonra da, 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar bozgunu ile Yunanistan'taki siyasi iktidarını tamamen yitirmiştir."
Bilirsiniz, birbirinden ayrı ifadelerle aktarılan, güzel bir İzmir anlatısıdır:
Gazi Mustafa Kemal, İzmir'in kurtuluşunu, Kordon'daki ünlü Kramer Otel'in restoranında kutlar.
Gün batımıdır. Güneşin batışı eşliğinde, her zamanki gibi çok güzel bir İzmir manzarası vardır.
Gazi Mustafa Kemal, garsonlara sorar:
-Kral Konstantin, gün batımında hiç Kramer'e geldi mi?
"Hayır efendim" yanıtını alınca, Gazi, gülümser:
-O halde İzmir'de ne işi varmış!
İnsanı düşündüren bu güzel kitap vesilesiyle, ünlü anlatıyı bir kez daha hatırladıktan sonra; İzmir'in değerli kültür insanlarından, sevgili Tufan Atakişi'yi, içtenlikle kutlayalım.
Nice kitaplar; güzelim İzmir ve Karşıyaka kitapları dileyelim...
Kalemine sağlık...