Geçtiğimiz hafta sonu, Türkiye karmaşık bir süreci yaşamaya başladığında; biz bir grup meslektaşımızla birlikte SunExpress'in bir toplantısına katılmak üzere Almanya'daydık.
Tesadüf, ilk durağımız Frankfurt, yeni protesto gösterilerine tanık olmaya hazırlanıyordu. Avrupa'nın en önemli finans merkezi olan kentte, bankaların göbeğinde bir otelde konaklıyorduk. Türkiye'de gösteriler başlamadan bir önceki sabah uyandığımızda (31 Mayıs Cuma), sokaklar polis tarafından kesilmişti. Ertesi gün yürüyüşe katılması beklenen 20 bin kişinin öncülüğünü yapacak gruplar, Avrupa Merkez Bankası (ECB), Avrupa Birliği (AB) ve Uluslararası Para Fonu'na (IMF) karşı gerçekleşecek gösterilerin ön hazırlığını yapıyorlardı. Gösterilerin başladığı günün (1 Haziran Cumartesi) akşam üstü saatlerinde ise Türkiye farklı bir tablo ile karşı karşıya kaldı.
Şurası gerçek ki; çok sesli, hızla değişen bir dünyadayız. İşin içine şiddet katılmadığı sürece; kitleler sokaklarda özgürce düşüncelerini ifade edebiliyor. Bunu artık anlayacağız. Almanya'da da, Türkiye'de de olan benzerlik; işte tam bu noktadaydı.

GERÇEK BİR BAŞARI HİKAYESİ
Elbette bizler bir grup meslektaşımızla; hem Almanya'yı, hem Türkiye'yi izlerken; bulunduğumuz yerde, Türk ve Alman sivil havacılık liderlerinin başarılı ortaklığı SunExpress'deki gelişmelere ve hareketliliğe de tanık oluyorduk.
Günümüzden 7-8 sene önce, İzmir'den Avrupa'nın 21 noktasına direk uçuş olacağını, yine aynı kurumun İzmir'den Türkiye'nin 15 şehrine direk uçuş gerçekleştireceğini; ayrıca aynı kurumun kenti farklı illerden dış hat bağlantılı uçuşlar için kullanacağını söyleseydi; inanmakta güçlük çekerdim!
İşte SunExpress; 2006 yılında kendisine ikinci merkez olarak İzmir'i seçti ve bu işi başardı. Tam bir başarı hikayesi yazdı ve çok önemli bir atak yaptı. Bugün artık İzmir'den; Amsterdam'dan başlayarak Zürih'e uzanan bir çemberin içindeki kentlere direk uçabiliyorsunuz. SunExpress, İzmir'in kapısını dünyaya açtı. Ayrıca Batman'dan Gaziantep'e kadar çok sayıda ilimize, İzmir'den direk uçuşlar başlattı. Anadolu ile İzmir arasında ciddi bir köprü oluşturdu. Bu tablo, İzmir'de turizm hareketinin gelişmesi açısından da bir şans.
Frankfurt'ta sohbet ettiğimiz, kurumun Avrupa Operasyonlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Server Aydın da, bunu vurguluyor. Aydın'ın dikkat çektiği en önemli noktalardan biri de, SunExpress'in İzmir'i ciddi bir aktarma merkezi haline getirme arzusu. Aydın; "İzmir aktarmalı bazı Ortadoğu ve Arap ülkelerine seferler yapma projemizle ilgili çalışmamız sürüyor. Önümüzdeki sezonda da Avrupa'da hedeflerimiz arasında; Fransa (Paris) ve İngiltere (Londra) uçuşlarımız olacak" diyor. Çok sevindirici, böylece İzmir dünyanın en önemli iki küresel şehrine daha, direk uçuşlar ile bağlanmış olacak.

İSTANBUL YERİNE İZMİR
SunExpress'in diğer atakları da sürüyor. Aydın, yeni uçak siparişlerinin olduğunu belirtirken; "23 yıldır süre gelen bir Türk Hava Yolları ve Lufthansa ortaklığı söz konusu. Biz de bu ortaklıktan memnunuz, herhangi bir sorun yok. Havacılıkta rekabet çok kızıştı, bütün dünyada böyle. Türkiye'de de aynı. Bu nedenle rekabetin her gün arttığı İstanbul'da uçak tutmayacağız. İzmir'deki uçak sayımızı ise projelerimiz çerçevesinde artıracağız." diyor.
Aydın, İzmir'in yeterince kullanılmamış potansiyelini değerlendirmek istediklerini de vurguluyor. "Geldiğimiz nokta bizim bu potansiyel konusunda yanılmadığımızı gösteriyor; İzmir bizi hiç mahçup etmedi" diyen Aydın, kurumunun kent ile arasında kurduğu aidiyet duygusuna da dikkat çekiyor. Aydın'ın şu sözleri, kanımca İzmir için önem taşıyor:
"SunExpress'in İzmir öyküsü aslında değerli bir başarı öyküsü. İzmir'deki hava hareketliliğinin devamı için, turizm yatırımları önemli. Örneğin Kuşadası'nda iyi bir golf sahası yapılması; yüzde 2,5 rezervasyon artışımızı birlikte getirdi. Bu çok ciddi bir rakamdır. Bu da gösteriyor ki yatırımların artması gerekiyor."
Diğer yazımızda, konuyla ilgili bir iki notumuz daha olacak.