Barış süreci çok dikkatli, özenli adımlar eşliğinde yürüyor.
Bir grup insanın, 'Akli adamlar' başlığı altında toplanması da olumlu adımların başlangıcı.
İzmir ve Ege'de bu grubun başına Tarhan Erdem'in gelmesi ise çok isabetli bir seçim. Değerli, bilgili, akıllı, sağduyulu bir isim. Bu gruba sanıyorum İzmir'den de, yeni isimlerin katılması doğru olabilir. Kimse belki yeterince farkında değil, ama bir süredir bu ülkede, artık sınırlarda, bir insanın bile burnu kanamıyor. Bundan güzel bir şey olabilir mi!
Bu kördüğümün çözülmesi için, artık ne yapılması gerekiyorsa, evrensel bir anlayışla, farklı ülkelerdeki tecrübeler göz önüne alınarak yapılıyor.Çünkü benzeri örneklerin yıllarca yaşandığı tüm ülkelerde, bu sorun hep daha fazla demokrasi anlayışı temel alınarak, benzer uygulamalar ile çözülmüş durumda.
CHP'NİN KARARSIZLIĞI
Başbakan Erdoğan'ın, bu noktadaki kararlılığını da, siyaset arenasından tamamen arınarak, samimi bir yerden takdir etmek gerekli. Eğer barışı istiyorsak bu bir gerçek.
Diğer siyasi partilerden yana baktığımızda, MHP çizgisi gereği, kendisinden bekleneni hayata geçiriyor. Ama bu söylemin, MHP'ye uzun vadede çok şey katacağını hayal etmek, büyük bir yanılgı. CHP ise ne yazık ki sürece katkı koymak yerine, çok gerisinde kalıyor.
Oysa CHP'nin katkısı, şu anda bulunduğu noktadan çok daha ileri bir yerde olabilir. Çünkü gerçek anlamda evrensel sosyal demokrat çizgi; halktan, emekten, özgürlükten, barıştan, demokrasiden yana solcu bir anlayış, tamamen bu sürece sahici katkı koymayı gerektiriyor.
Ama CHP kararlı bir duruş sergileyemiyor. En azından bu süreci doğru bulmuyorsa, doğru diye niteleyebileceği bir alternatif ortaya koymuyor. Bu nedenle CHP geleceğin partisi olmak yerine, var olan durumu korumaya çalışan, farkında olmadan statükocu noktaya kayıyor.
Dileriz CHP, bu duruşundan bir an önce vazgeçerek, barışa susamış bu halkın, bu ülkenin gerçeğini görür ve evrensel sosyal demokrat bir parti çizgisine uygun bir tutum geliştirir.
HER ŞEYİ ÇÖZMEYECEKLER
En çok üzüldüğüm ise hem Orhan Gencebay gibi halkın gönlünde taht kurmuş insanlara karşı çevremizde ve sosyal medyada gösterilen tepkiler. Ayrıca Akil Adamlar Grubu, karmaşık bir sürecin sadece küçük bir parçası. Yani bu grup, her şeyi çözmeyecek. Bu nedenle insanlara tepki göstermek yerine, onların çalışmalarına her kentte etkin aktörlerin ciddi katkı koyması gerekli.
Üzücü bir diğer önemli nokta da, bir yandan 'barış ister' gibi görünüp, gösterdiği olumsuz tepkiler ile gerçekte 'barış istemeyen' insanlar. Bu insanları İzmir'de de görüyor ve yakından izliyorum. Elbette samimiyetleri konusunda belki bir eleştirim olamaz.
Ama o insanlara sormak isterim: Bu ülkede 30 yıldır devletin tüm kademeleri, el ele vererek kanı durdurabildi mi! Bu mümkün olabildi mi! Artık yeni şehitler istemiyorsak, barışı savunmaktan, kardeşliğe sarılmaktan başka bir şansımız var mı! Artık annelerin, babaların gözyaşlarını durdurmaktan başka şansımız kaldı mı! Bir yandan barışı istiyor görünüp, diğer yandan hala kan dökülmesine göz yummayı, yumabilmeyi içine sindirmek, nasıl vahim bir çelişkidir!
ACI, ACIYLA YOK EDİLEMEZ
Şurası bir gerçek, Türkiye barış sürecine girdi. Hiç kolay olmayacak, işin çok zor yanları var. Zaten bütün ülkelerde böyle olmuş. Ama sabretmek etmek, bu uğurda her şeyi yapmak, doğruyu denemek, hayata geçirmek zorundayız. Farkında olmalıyız ki; eğer Türkiye bu işi beceremezse, daha onlarca yılını yitirmenin yanında, yüzlerce, binlerce gencini de yitirecektir.
Buna kalbiniz, ruhunuz tahammül edecek mi? Evlatlarını sınır boylarında yitiren aileleri, saygıyla ayakta selamlıyorum. Ama onlar bile yukarıda örneğini verdiğim insanlardan daha sağduyulu. Çünkü evlat acısı yaşayanın, başkalarının da aynı acıyı yaşamasını istemesi, mümkün değil. Hakikaten değil!