'Yaratıcı sınıf' ve buna bağlı olarak 'yaratıcı şehir' kavramlarını sosyoloji bilimine kazandıran, dünyaca ünlü bilim insanı, Amerikalı Prof. Dr. Richard Florida'nın, 'Yaratıcı Sınıf Adres Değiştiriyor' adlı kitabı da yayınlandı. Bu tür kitapları okurken, konuya elbette önce yaşadığım kent İzmir, Ege'nin ve tüm Türkiye kentlerinin penceresinden yaklaşıyorum.
Kent bilimci sosyolog Richard Florida'ya göre, küresel dünyada tüm şehirlerde, ancak 'teknoloji, yetenek ve hoşgörü' bir arada bulunduğu zaman 'ekonomik bir büyüme ortamı' oluşuyor.
Bu nedenle şehirler, 'yaratıcı sınıfları' çeken mıknatıslar durumuna geldiğinde farklılaşıyor.
TEK BAŞINA DEĞİL
Şurası bir gerçek ki, küreselleşen dünyamızda artık şehirlerin rolü, ulus devletler kadar önem taşıyor.
Florida'dan bir alıntı yapmak gerekirse; belki çok şaşırtıcı gelebilir; New York, Los Angeles, Chicago ve Boston bir araya getirildiğinde; Çin'in ekonomisi kadar büyüklüğe sahip.
Bu bakış açısıyla, Florida küreselleşen bir dünyada, kentlerin dönüşümünü ve rolünü nasıl anlayabileceğimizi bize yansıtıyor. Yani dünyamızın artık küreselleşmenin yanı sıra, nasıl kentleştiğini de aktarıyor Florida. ABD'nin ve ABD kentlerinin geçtiğimiz yüzyıl boyunca Bill Gates'in deyişiyle bir "IQ" mıknatısı gibi davranma becerisi gösterdiğini; bu sayede dünyanın dört bir yanından en iyi, en parlak, en çalışkan, en girişimci insanları kendisine çektiğini vurguluyor.
Ama Florida'ya göre, artık bu rekabetçi manzara giderek değişiyor. Artık ABD, ilk kez dünyanın en büyük yetenek mıknatısı olma özelliğini sürdürmekte giderek zorlanıyor.
NAZAR BONCUĞUMUZ
Çünkü maça, dünyanın diğer bölgelerindeki küresel oyuncular ve küresel kentler girmiş durumda. İşte Florida, tam da bu noktada artık yaratıcı kentlerin oluşmasına neden olan yaratıcı sınıfın adres değiştirmek üzere olduğunu, farklı adreslerde konumlandığını belirtiyor. Florida'nın bu kavramlarını anlamaya çalışmak, kentlerin ekonomisinin nasıl gelişebileceğine, bir kentin nasıl küresel kent olabileceğine dair işaretleri algılamak için de önem taşıyor galiba.
Florida, artık ABD kentlerinin küresel dünyada büyük bir rekabet içinde olduklarını vurgularken, kentleri küresel ekonomide oynadıkları rollere göre, en tepedeki dört kent dışında üç gruba ayırıyor. En tepedeki kentler:
New York, Londra, Tokyo ve Paris.
Birinci gruptaki diğer kentler: Chicago, Los Angeles, Frankurt, Hon Kong, Milano, Singapur. İkinci gruptaki kentler: San Francisco, Sidney, Toronto, Zürih, Brüksel, Madrid, Mexico City, Sao Paulo, Moskova ve Seul. Üçüncü gruptaki kentler arasında ise Türkiye'den sadece İstanbul var. Diğerleri sırasıyla; Boston, Washington, DC Dallas, Houston, Atlanta, Miami, Minneapolis, Amsterdam, Karakas, Düseldorf, Cenevre, Cakarta, Johannesburg, Melbourne, Osaka, Prag, Santiago, Taipei, Bangkok, Pekin, Montreal, Roma, Stockholm, Varşova, Barselona, Berlin, Budapeşte, Buanos Aires, Kopenhag, Hamburg, Kuala Lumpur, Manila, Şangay.
UMUT İZMİR'DE
İşte bu kentler Florida'nın tanımına göre; dünya ekonomisinde gerçek hareketliliği sağlayan, küresel yetenek mıknatısları olarak adlandırılıyorlar. Aralarından bazılarını gördüğümüz, söz konusu bu kentlerin tümü, elbette öncelikli olarak hem yaşam kaliteleri, hem doğal güzellikleri, hem içerdikleri olanaklar nedeniyle, zaten ayrıcalıklı kentler.
Konuya yaklaşırken özellikle üzerinde durduğum nokta, İstanbul'dan sonra, farklı özellikleri, doğal güzellikleri, yaşam kalitesiyle İzmir'in bu yaratıcı kentler arasına girip giremeyeceği. Florida'nın 'teknoloji, yetenek ve hoşgörü' diye tanımladığı 'yetenek mıknatısı' üçlemesinden bakınca; İzmir hala kendi yeteneklerini, İstanbul'a ve yurtdışına veriyor. Ama hoşgörü zaten İzmir'in içselleştirdiği kavram. Teknoloji de var. Şehrin en temel sorunları önümüzdeki yıllarda çözülür; yönetenler eğer İzmir'e uzun vadede kent ekonomisinin güçlenmesi için, 'ortak akıl' ile siyaset üstü yaklaşır; ortak bir aşk ile hareket ederse, Türkiye'den küreselleşen yaratıcı şehir kavramı ile kucaklaşacak tek kent İzmir'dir. Bu konuya yeniden değineceğiz.