 |  |
Tekel katliamının perde arkasında ne var?..
O manzarayı düşmanım bile görsün istemem. Sakarya Devlet Hastanesi'nin morgu. Sedye üzerinde yanmış, kömürleşmiş iki ceset. Hani şu 2 gün önce Tekel kamyonu içinde canlı canlı yakılan sürücülerin cesetleri. Hangisinin kim olduğunu teşhis için yanı başlarına getirilen kardeşleri, kuzenleri bile ayıramıyor. Dışarıda acılı eşler, çocuklar bin gayretle bu dehşet manzarasına tanık olmaları engelleniyor. İçeride köşedeki masanın üzerinde kallavi boy bir daktilo makinesi. Savcı bey anlattıkça görevli tuşlara vuruyor, yazdırıyor zaptı: "Kimlikler ancak DNA testiyle tesbit edilebileceğinden İstanbul Adli Tıp Morgu'na sevklerine karar verilmiştir..."
Kanları yerde kalmayacak Söz vermiştim ya hani. Bu emekçi kardeşlerimizin kanlarını yerde bırakmamaya yemin içmiştim ya önceki gün yazımda. İstanbul'a döner dönmez kolları sıvayıp istihbarat çalışmalarına giriştim. Öğrendiklerim ham bilgiler. Ama yine de hem sizlerle hem yetkililerle paylaşayım ki ihbarlar gelsin, bilgiler değerlensin... Bu arada sorularımın yanıtlarını da Tekel Genel Müdürü'nden en ivedi şekilde istiyorum. Önce adı bende mahfuz bazı Tekel çalışanlarını dinleyelim: * İçinizde köstebek olduğu söyleniyor. Nasıl bir tezgah bu sizce?.. - Bu işin burayla bağlantısı olduğunu biliyoruz. Yani bunu birçok insan biliyor. Burada çalışan kişilerle de bağlantısı var olayın. Fabrikamız atıl duruma getiriliyor. Aslında para basıyor. Bu fabrikayı, fabrikaları birilerine peşkeş çekmek için kullanıyorlar. * Bu adamların ölümüyle bunların ne alakası olabilir? - Tuzak, bunların hepsi tuzak. Bu fabrikanın sonunu getirmek için... Bizim buranın arsa değeri çok detaylı bir şey. İstanbul'un (Cevizli'nin) en kıymetli yerlerinden biri şu anda fabrikanın kurulu olduğu yer. * Kim almak istiyor orayı? - Yüz yüze konuşunca anlatacağız Savaş Bey. Zaten sizin de yazdığınız gibi buradan bir arkadaşımız da gözaltına alınmış o konuyla ilgili.
'Fabrika almış başını gidiyor' * Adı ne? - Adını tam olarak bilemiyorum. Dış şubelerden biriymiş. O konu ile ilgili gözaltına alınmış. Sürekli soruyormuş zaten Adapazarı'na giden kamyon var mı, ben de oraya gideceğim, gitmek istiyorum diye. Bizim müdürümüz bir televizyon programından dolayı açığa alındı. Mahkeme kararıyla geri döndü. Şimdi hiçbir şeye karışmıyor. Fabrika almış başını gidiyor. * Müdürünüzün adı ne? - İbrahım Şahinbaş. * Programda ne yapmış, ne söylemişti ki TV'de? - 2 sene önce yolsuzluklara filan karıştığı iddia edilmişti. Bizim müessese müdürü kendisi. O zaman o olayla açığa alınmıştı. Bu fabrikaya alınan parçalarla, marçalarla ilgili. Ondan sonra mahkeme kararıyla geri döndü.
Bir başka işçi anlatıyor Çok şeyler olduğundan şüpheleniyoruz. Fabrika içinde ufak tefek yangın da oluyordu. * Ne oldu? - Tütün pompalama bölümüne giden boruların içinde kıvılcım gibi bir şey. Biliyorsunuz tütün tozları içten içten yanar ve kullanılamayacak bir hal alır. Öyle bir pozisyon oldu. Gece 21.30'da makineler durmuş, yangın söndürme pozisyonu yapmışlardı. * Ne zaman oldu bu? - Bu bu hafta içinde oldu. * Perili Köşk gibi olmuş orası yani? - Daha önce bir olayımız oldu. Yaklaşık altı ay önce arabalar içinde molotofkokteyli ve silahlar filan... Güvenlikçi arkadaşlar yakalamışlardı bir suç işlemeden önce. Bu gözaltına alınan kişi bazı arkadaşlarımızı tehdit ve baskı yoluyla, araçların giriş çıkış saatleri ve güzergahlarını söylemelerini istiyormuş. Bizim bir de mahkum kadromuz var. Buradaki işçiler 5 koli, 10 koli, 20 koli sigara çalmaya yelteniyormuş. Ve kolaylıkla bu kolileri çalıp, dışarıda satabiliyorlarmış. * Nasıl çalıyorlar? - Bayağı işte. Gece zulaya yatıyorlar herhalde. Aslında güvelik bile çözemiyor nasıl çaldıklarını. Güvenlik yakalayamıyoruz diyor. Kişinin yanında dört koli, kolinin yanında bantlar. Bunların hepsi bağlantılı.
'Fabrikayı yok etmek istiyorlar' * Bu mahkumlar nereden geldi? - Bunlar eski mahkumlardan. Bir de bizim burası çok nakil alan bir yer. Rakı fabrikaları satıldı oradan buraya bir sürü insan nakil geldi. Türkiye'nin dört bir yanından insanlar iki yıldır geliyor. Hâlâ da gelmeye çalışıyorlar. Şu anda 850 işçiyiz. Sigara fabrikası olarak. İçinde yaprak var, ambalaj var, sigara var. Biz fabrika olarak 850 kişiye sahibiz. Başımızda bir sürü memur var, amir var, ama her şey başını almış gidiyor. Bir olay olduğunda biri bile ortada yok. Fabrikada yangın çıkıyor ne müdürümüz var, ne amirimiz. Ne yangın söndürücümüz, ne itfaiyemiz.. Hiçbir şeyimiz yok. Benim demek istediğim, birileri bu fabrikayı yok etmeye çalışıyor. Bu fabrikaları yok etmeye çalışıyorlar. Burayı, Tekel'i Atatürk kurmuş, bizim insanlarımız bunları yok etmeye çalışıyor. Ben gerçekten vatansever bir insanım. Eğer devlet kar elde edecekse satılsın diyorum. Ama burası darphane gibi para basıyor. Hükümetin paraya ihtiyacı olduğu zaman sigaraya zam yapıyor. Sigaranın maliyeti 200250 bin lira. Dışarıda 2 milyon 2502 milyon 500 liraya satılıyor. Bunlar bence birbirine bağlı.
|